Başkan Yılmaz Başar: “Bizim kendimize güvenimiz tamdır” - Burdurweb, Burdur HaberBurdurweb, Burdur HaberBaşkan Yılmaz Başar: “Bizim kendimize güvenimiz tamdır” - Burdurweb, Burdur HaberBurdurweb, Burdur Haber
SON DAKİKA

Başkan Yılmaz Başar: “Bizim kendimize güvenimiz tamdır”

Son Güncelleme :

13 Ekim 2017 - 11:54

Başkan Yılmaz Başar: “Bizim kendimize güvenimiz tamdır”
----- REKLAM -----

-BURDURWEB DERGİSİ ÖZEL-

Burdur Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Veteriner Hekim Yılmaz Başar, Burdurweb Dergisi ekim sayısında yerel ve ulusal gündeme ilişkin değerlendirme de bulundu. Başkan Başar, Burdurweb Dergisi’nin sorularını yanıtladı.

TDSYMB’ne Kamil Özcan Genel Başkan olmuştu. Neler söylersiniz?

Geçtiğimiz aylarda Burdur, tarım ve hayvancılık adına ikinci genel başkanlığı yakaladı.Son derece sevindirici ve önemli bir gelişme. Daha önce Yakup Yıldız’ın Köy Koop. Genel Başkanlığını almasının ardından Türkiye Damızlık ve Sığır Yetiştiriciler Merkez Birliği Genel Başkanlığını Burdurlu Kamil Özcan’ın alması çok önemli bir gelişme. Hatta seçimden hemen sonra yaptığım açıklamada,“Burdur, evet artık bugün Türkiye’nin Hollanda’sı oldu” ibaresini yer vermiştim. Neden bu ifadeyi kullandığımı soracak olursanız? Futbolda “Taçsız Kral” diye tabir vardır. İşte Burdur’da özellikle hayvancılık konusunda taçsız kraldı. Bu iki genel başkanlığın alınmasından sonra artık taçlandırılmış olundu. Artık Türkiye’nin Hollanda’sı kelimesini rahatlıkla kullanabiliriz. İllaki eksiklerimiz vardır ama bu iki Genel Başkanımızın Burdur’a katkıları doğrultusunda, Ticaret Borsası, Ticaret ve Sanayi Odası ve Ziraat Odasının pozitif yaklaşımlarıyla sütün markalaştırılmasının yanında, süt ürünlerinin de markalaştırılması gerektiğini düşünüyorum. Kamil Özcan Başkanımızın da sizin aracılığınızla tekrar tebrik eder ve çalışmalarında başarılar dilerim. Genel Başkanlık sürecini tekrar dönersek, o gün seçimi yaşayanlardan biriyim.Seçimde 5 tane önde ili adaydı.Kağıt üzerinde baktığınızda Burdur güçlü ama, lobisi olarak bakıldığında o kadar güçlü bir il değil.O gün sayın Milletvekilimiz Reşat Petek, kamp yaptığımız oteli ziyaret ederek manevi anlamda biz çok güç verdi.”Yapabileceğim ne varsa sonuna kadar yaparım” diyerek arkamızda durdu.Kendisine bu desteklerden dolayı ayrıca teşekkür ederiz.Yine Burdur’daki gerek sivil toplum kuruluşları, gerekse meslek odaları yeterince destek verdi.Bir Genel Başkanlık aldık ama Burdur ilk defa bu seçimde tek yürek olmuştu.Bu seçim sürecinde destek olan herkese teşekkür ederiz.

Çiğ süt fiyatları açıklandı. Bu konuda görüşleriniz nelerdir?

Haziran ayında Ulusal süt konseyinin yapmış olduğu fiyatlandırmada 1,30 TL gibi bir tutar ortaya çıktı. Yıllardır Biz Ticaret Borsası olarak hayvancılık kurulunda sayın Bakana defalarca uyardık.Hızla et açığından dolayı sütünde çekmediğinden dolayı hayvanlarımız kesime sevk ediliyordu.Tabi ki bu da arz talep meselesi.Kesilen hayvanların meydana getirdiği süt açığı oluşacaktı ve bu durumun 3-4 ay içerisinde şekilleneceğini sayın Bakana söyledik.Gelinen noktada 1.30 TL çok yüksek bir fiyat olarak açıklansa da bir buçuk ay sonra , bu fiyatın başka firmalarca delindiği gözlemledik.Serbest piyasada bu sütü 1.40 TL-1.45 hatta 1.50 TL alıcısı olduğu ya da bu fiyatlardan alma rekabetin olduğunu gözlemledik. Aslında biz çiğ süt fiyatının yükselmesinden ziyade, girdi maliyetlerinin aşağıya her zaman çekilmesini savunduk.Bir de bu sütü tüketen kesimin olduğunu unutmamak lazım.Yani marketlerde oluşacak fiyatları da göz önünde bulundurmamız gerekmektedir.Bizim her ne kadar üreticiler üyelerimiz ise, imalat yapanlar da üyelerimiz.İki tarafında haklarını doğru şekilde kullanmak ve savunmak durumundayız.Süt fiyatların her gün artması bir şeyi ifade etmiyor aslında.Bizim acilen üretim maliyetlerini aşağıya çekmemiz gerekiyor.Biz de bunun yapılması taraftarıyız.Sütü 2 lira yapmak , 3 lira yapmak hiçbir şey ifade etmiyor.Sütün daha yüksek satılması tüketiciyi de olumsuz yönde etkiliyor.Ülkede şuanda aynı ette olduğu gibi süt anlamında bir üretim azlığı var. Bizim acilen meraları açmamız gerekiyor.Dağları tekrar küçükbaş hayvanları açmamız gerekiyor diye defalarca söylemiştik ama bu konuda çok geç kalındı.Benim üreticim özellikle küçükbaş hayvan konusunda asfaltta hayvancılık yapma durumunda kaldı.Küçükbaş hayvanı gütmek zorundasınız.Az maliyetle et üretmek gerekirken , maalesef Gıdam Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı o dönemde yanlış bir karara imza atarak meraları ve dağları keçilere kapatarak bunu tetikledi.Et satışını küçükbaş ile sağlayamazsanız bunu büyükbaşla sağlamanız çok zor.Neden zor derseniz? Bir küçükbaş senede iki kez yavru hatta ikili üçlü yavru verebiliyor.Şimdi baktığımızda, bir büyükbaştan sadece bir buzağı elde edebiliyorsunuz onun yüzde ellisi erkek yüzde ellisi dişi oluyor. Zaten insan sayımızda hayvan sayımızda belli.Onu oradan karşılayabilmemiz için de şu anki hayvan varlığımızın iki katı kadar hayvan ihtiyacımız var.İhtiyaç tamamlandığında ise seferde süt fazlası vermiş olacaktır.Bu da tam manasıyla değişik bir sıkıntı içerisineyiz.Bu da küçükbaş hayvana yeteri kadar destek verilmediği ve önü açılmadığı için diyebiliriz.Ticaret Borsası Başkanı olarak, sadece süt üreticileri değil, buğday üreticileri, küçükbaş yetiştiricileri ve sektördeki herkes bizim için önemlidir.Bu da bizim sektörü genel anlamıyla baktığımızdan kaynaklı bunları rahatlıkla söyleyebiliyoruz. 2016 yılı Aralık ayında Tekirdağ ziyaretimde yapmış olduğum çeşitli temaslarda, %8 oranında hayvan varlığının düştüğünü gördük.O zamanda Burdur ve çevresinde böyle bir düşme görmemiştik. Tekirdağ’daki bu %8’lik düşme yavaş yavaş tüm bölgeye ve ülkeye dağılacağı aşikardı.O zaman bizde uyarılarımıza başlamıştık.Neydi konu o zaman? Süt para ediyordu ama girdi maliyetlerinin yüksek olmasından kaynaklı hayvan yetiştiricisi para kazanamadı.Bundan dolayı da yetiştirici hayvanlarını kestirmek zorunda kaldı.Böylelikle bundan doğan açığını kapatıp, “zararın nerden dönsek kârdır” lafından hareketle.Şimdi et yüksek, süt para etmiyor, sağma hayvanlarda kasaplık hayvan noktasına geldi.Bu da bir seleksiyon başlamasını sağladı.Türkiye’de yılda , 17 milyon ton süt üretimi gerçeği var.Bugün gelinen noktada da 16-16.5 milyon ton süt üretimi konuşuluyor.Şuan süt üretimi konusunda da bir açığımız var.Bu açığı da nasıl kapatacağız? Birbirimize fahiş fiyatlarda süt parası vererek. Böylelikle de süt durduğu yerde 1.30 TL ’den alınmaz derken 1.40 TL’den daha fazla fiyatlara almaya çalışan mandıracı ve sanayiciler vardır.Aslında 1.40 TL şuan için normal değil.Biz bunu 1.50 TL yapsak, bu seferde bu sütü 1.60 TL’ den almaya çalışacaklar.Ulusal süt konseyinin 1.40 TL açıklamasını olumlu yönde buluyorum.Çünkü biraz önce söylediğim gibi bir de bunun tüketici yönü de var.Yine ben bunu market yasasına getireceğim.Üretici ve sanayici kazanmıyor.Süt 1.40 TL iken markette süt neden 3 lira? Bu aradaki fahiş para nereye gidiyor? Bu fahiş para, göreve ilk geldiğimden beri market yasası dediğim yere gidiyor.Yani marketlerin kâr marjına.Benim sanayicimin ve üreticimin bir nevi sırtından para kazanan bir sektöre dönüştü.Sizin kanalınızdan tekrar uyaralım.Market yasasının bir an önce yürürlüğe geçmesi lazım.Yoksa böyle giderse üretimde biter, tamamıyla ithal eden bir toplum haline gelebiliriz.Herkes kazansın ama doğru kazansın bizim derdimiz o.Bir marketin %25-%35 kârlılığından vazgeçip %5-%10 kârlılığa dönmesi lazım.Benim üreticim %5 kazanıyor ise benim sanayicim %5 kazanıyor ise tüketiciden önceki kişi de %5 kazanması lazım.Herkes kazan kazan modeli ile gitsin.

Yeni GTH Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba olmuştu. Bu atamayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Sayın Bakan konusuna gelecek olursak son dönemde, Gıda,Tarım Hayvancılık Bakanlığı son dönemde sıkıntılı bir sürece girdi olarak gözlemliyorum.Hatta buna tarım ve hayvancılığa neşter vurulması gerektiğini esprili bir şekilde söylemiştim. Bu bir kinayeli bir açıklamaydı.Şimdi tarım ve hayvancılık sektörüne başına getirecek olan insanların bu sektörü çok iyi biliyor olması gerekir.Baktığınızda tarım ve hayvancılık sektörü bir şehirde yaşayan insan için son derece uzak bir konu alma direk ilgilendiriyor.neden ilgilendiriyor? Tarım ve hayvancılık olmazsa bir millet aç kalabilir.Dolayısıyla bizim köklü reform yapacağımız saha Tarım ve Hayvancılık olması lazım.Çünkü ilerleyen bir nüfusumuz var.Dünyada küresel ısınmaya bağlı su kayıpları var ve gıda açıkları meydana gelecektir ilerleyen zamanlarda.Dolayısıyla da kendi kendimize yetebilmemiz gerekmektedir.Bunu yapabilmek için de tarım ve hayvancılığın tepesindeki insanların bu sektörle yakından ilgili olan veterinerdir,gıda mühendisi veya ziraat mühendisi olması daha iyidir diyebiliri.Ben burada Sayın Bakan Fakıbaba kötüdür demiyorum ama daha iyisi gelmesi gerekmektedir bu bakanlığa.Bu kritik yerlerdeki değişimler bizi yoruyor.Bir bakan geliyor , önce bizlerle tanışacağım diye zaman kaybediyor,daha sonra kadrosunu yenileceğim derken, ayrıca Bakanlığı tanıyacağım derken 2 yıl geçiyor.Zaten seçimler 4 yılda bir yapılıyor.

Oda seçimleri 2018 yılı takvimine alındı. Bu konudaki görüşleriniz nelerdir?

2013 yılından sonraki seçim takvimi 2017 yılı Mayıs ayı olarak gözüküyordu.Daha sonra bu takvim Ekim -Kasım olarak şekillendi.Odalar ve Borsalar birliği seçim atmosferi içerisine girmişti aslında.Belli olumsuzluklar var ki seçimleri Bakanlar Kurulu 6 şar aylık iki kez erteleme ve toplamda 1 yıl erteleme yetkisi var.2018 yılı Nisan-Mayıs ayı olarak gözüküyor şu anda seçim takvimi.Ben seçimlere söyle bakıyorum: seçimde bir ya da birden fazla aday çıkar ama, birisi kazanır ama diğerleri kaybetmez.Sadece kazanamazlar o kadar.Kaybetmek aslında kötü bir kelime.Bizim açımızdan baktığımızda Baki beyle seçime girdiğimizde, biz sadece bayrağı devir aldık.Ne kadar ileriye götürdüysek bu halkın takdiri.Bizden sonra alacaklarda vardır bu bayrağı.Şunu net söylemek isterim;seçimin ertelenip ertelenmemesi benim için çok bir şeyi ifade etmiyor.Bizim kendimize güvenimiz tamdır.Kendimize güvendiğimiz tam olduğu gibi, üyelerimizi de güvenimiz tamdır.Çünkü üyelerimiz istekleri doğrultusunda Ticaret Borsasını doğru yönettiğimizi düşünüyorum. Elbette eksikliklerimiz vardır. Yeni ikinci dönemizde de mutlaka onlardan ders alarak daha iyilerini yapmaya hedefleyeceğiz. Benim ekibim son derece, genç bir ekipti.Bu kadar işi becerebilmeleri, ayakta alkışlanacak bir boyutta olmalıdır.Çünkü genç bir ekip,çıktıkları yolda aldıkları bayrağı bence çok çok ileriye taşıdılar.

----- REKLAM ----- ----- REKLAM -----