Burdur Şeker Fabrikasının özelleştirme sürecine girdiğimiz bu muallak süreçte siyaset, sivil toplum kuruluşları, bürokrasi, özel sektör, çiftçi, esnaf, iş adamı, tüccar ve halk hangi konumda nasıl yer alacağını dair şaşırmış durumda.
Özelleştirme sonucunda şartlar ne olursa olsun sonucun ne olacağı önemli. Varsayalım özelleştirme oldu, bir firma aynı koşullarda 5 yıl üretime devam etti ve 5 yıl zorunlu süre tamamlandı. Gelelim sorulara.
Net bir şekilde yanıtlanamayan ama “öyle olmaz” denilip geçiştirilen birçok soru var;
*5 yılın sonunda ne olacak?
*Şehrin merkezinde paha biçilemeyen 600 dönümlük arazi ne olacak?
*Fabrika sahibi, çiftçiyi, nakliyatçıyı, esnafı, çalışanlarını mağdur eder mi?
*İşler yolunda gitmedi “ben bu fabrikayı çalıştıramıyorum, kepengi kapatıyorum” mu der?
*“5 yıl doldu. Yükümlülükleri yerine getirdim. Fabrikayı taşıyorum, araziyi farklı amaçlarla değerlendireceğim” mi der?
Yanıtı muallak birden fazla soru var ve bunların tamamı “öyle şey olur mu yahu” denilip geçiştiriliyor. Lakin tarihte bunları yazıyor.
Fabrikaların devlet elinden alınıp özel sektöre teslim edilmesinin yanı sıra bir de üretilen şekerin geleceği de muallak.
Oldu da Türkiye’de özelleşen fabrikalar yeterli şeker üretemedi veya kotaya maruz kaldı. Ne olacak?
Ya kendine şeker yeten ülke olmaktan çıkıp şeker ithal edeceğiz ya da artık herkesin farkında olduğu, sağlığa zararlı olduğu bilimsel verilerle kanıtlanmış “Nişasta Bazlı Şekerler” ‘i daha fazla tüketmek zorunda kalacağız.
Türkiye’nin sağlık açısından geleceği karamsar bir noktaya mı sürükleniyor? Bunlar da muallak konular.
Bu noktada toplumun duyarlı, bilinçli olmaya ihtiyacı var. Eğer Burdur halkı bu noktada daha önceki dönemde gerçekleşen özelleştirmelerde olduğu gibi sessizliğine devam ettirirse geri dönüşü olmayan muallak bir sürecin sonucuna katlanmış olacak. Ve şimdiye kadar Burdur halkı yeterli ses olamadı.
Burdur için stratejik öneme sahip olan Burdur Şeker Fabrikası’nın özelleştirmesi sonucu belki mevcut düzende birbirine bağlı olan zincirlerin kopmasına neden olacak.
Çiftçisinden tüccarına, işçisinden memuruna, nakliyatçısından sektörde yer alan tüm aktörlerine kadar Burdur Şeker Fabrikası’nın işleyemez hali tüm kesimleri olumsuz etkileyecektir. Devletin arkasında olduğu bir fabrika her daim üretime devam edebilir ama banka kredileriyle, sermaye ortaklarıyla işleten özel sektörün bu önemli fabrikayı işletebilme yetisine dair garantisi yoktur.
Sözün özü, atalarımızın dedikleri gibi “Balık ağa girdikten sonra aklı başına gelir.”