Genel Başkan Kamil Özcan’dan 14 maddelik çözüm önerisi - Burdurweb, Burdur HaberBurdurweb, Burdur HaberGenel Başkan Kamil Özcan’dan 14 maddelik çözüm önerisi - Burdurweb, Burdur HaberBurdurweb, Burdur Haber
SON DAKİKA

Genel Başkan Kamil Özcan’dan 14 maddelik çözüm önerisi

Son Güncelleme :

24 Eylül 2018 - 19:07

Genel Başkan Kamil Özcan’dan 14 maddelik çözüm önerisi
----- REKLAM -----

Türkiye Damızlık Sığır Yetiştiricileri Merkez Birliği Başkanı Kamiz Özcan Süt Piyasası ile ilgili olarak bir basın bildirisi yayınladı.

Haber merkezlerine gönderilen bildiride son yıllarda çiğ süt fiyatına yapılan artışların girdi maliyetlerinin altında kaldığına değinen Kamil Özcan “Bir yıllık süreçte çiğ süt üretici fiyatında sağlanan artış 11 düzeyi ile girdi maliyet artışlarının gerisinde kalmıştır. Diğer taraftan sanayi tarafından işlenerek marketlerde satılan beyaz peynirin kg fiyatı 22, tereyağın kg fiyatı 18 ve yoğurdun kg fiyatı 44 artmıştır. Üreten köylü ve tüketicinin mağdur olduğu böyle bir ortamda kazanan kim olursa olsun, kaybeden köylü ve Türkiye’nin hayvansal üretimi olacaktır” ifadelerine yer verdi.S

Son bir yıl içerisinde fabrika yemi fiyatı % 54, mazot fiyatı %17, gübre fiyatı % 32-37, marketlerde satılan kadar pek çok girdi fiyatında ciddi oranda artış meydana gelmiştir. Bir yıllık süreçte çiğ süt üretici fiyatında sağlanan artış % 11 düzeyi ile girdi maliyet artışlarının gerisinde kalmıştır. Diğer taraftan sanayi tarafından işlenerek marketlerde satılan beyaz peynirin kg fiyatı % 22, tereyağın kg fiyatı %18 ve yoğurdun kg fiyatı % 44 artmıştır. Üreten köylü ve tüketicinin mağdur olduğu böyle bir ortamda kazanan kim olursa olsun, kaybeden köylü ve Türkiye’nin hayvansal üretimi olacaktır.
Bu tablo, yakın geçmişte yani 2008 yılında süt üreticisinin yaşadığı sıkıntılı dönem tekrar mı ediyor sorusunu akıllara getirmektedir. 2008 yılında girdi fiyatları ve kasaplık karkas fiyatları artarken çiğ süt fiyatında gerileme veya çok az artış meydana gelmiş ve bunun neticesinde yüz binlerce inek kasaplık olarak kestirmek zorunda kalınmıştır. O dönemde anaç sığır sayısındaki azalma 2009 yılından itibaren kasaplık hayvan arzını da önemli derecede etkilemiş ve tüketici et fiyatlarında ciddi bir artış yaşanmıştır. Piyasanın istikrarı açısından süt üretiminin stratejik bir konu olduğu ve sütte yaşanacak bir piyasa krizinin beraberinde et krizini de getireceği unutulmamalıdır.

Çiğ süt üreticisinin yaklaşık %98’i küçük ve orta ölçekli aile işletmelerinden oluşmaktadır. Köyünde sınırlı geliri ile geçimini sağlamak zorunda olan üretici kesimi, yem başta olmak üzere girdi maliyetlerinin sürekli artışı karşısında sağmal ineklerinin bir bölümünü kestirerek daha az hayvanla işletmesini ayakta tutmaya çalışmaktadır. Daha da önemli tehlike köylüyü üretime küstürmektir. Zarar etmekten dolayı üretime küsen köylü bir daha üretime dönmemektedir. Günümüzdeki piyasa koşulları, üretici çocuklarını şehirlere göç etmekte ve asgari ücretli işlerde çalışarak yaşamlarını devam ettirmeye çalışmaktadırlar. Uzun vadede bu durum Türkiye’nin gıda güvenliği açısından bir risk olarak değerlendirilmektedir.
Temmuz ayında yetiştirici ve sanayici kesimlerinin katılımıyla gerçekleştirilen çiğ süt sektör toplantısında üretici eline geçecek çiğ referans süt fiyatı 1,70 TL olarak belirlenmiş ve bu sonuç Bakanlığın yanı sıra toplantıya katılan taraflarca da ilan edilmiştir. Buna rağmen sanayicilerin birçoğu referans fiyatı dikkate almak bir tarafa 1,20 TL’ye kadar düşük fiyattan çiğ süt alımı yapmaya devam etmiştir.

Çiğ sütün litresinin üretim maliyeti, 10 baş ineğe sahip bir aile işletme için 2,01 TL’dir. Ülkemizdeki işletmelerin % 98 den fazlasının aile işletmesi ve üretmiş olduğu çiğ sütü sanayiciye ortalama olarak 1,55’den sattığı dikkate alındığında sıkıntının ciddi boyutta olduğu görülmektedir.

Uluslararası karşılaştırmada da Dünya’da en ucuz çiğ sütün Türkiye’de olduğu görülmektedir. Ağustos ayı itibariyle çiğ sütün ortalama çiftlik satış fiyatı ABD’de 29 Euro cent, Avrupa Birliği ülkeleri ortalaması 35,4 Euro cent civarında iken, Türkiye’de çiğ sütün üretici fiyatı 20 Euro cent düzeyinde kalmıştır.

Döviz kurundaki artışların yem hammadde fiyatlarını arttırdığını gerekçe gösteren yem sanayicisi ortalama 48-50 TL’ye satmakta oldukları süt yemi çuvalının fiyatını bir yılsonunda ortalama olarak 85-90 TL üzerinden satışa sunmaları çiğ süt üreticisini oldukça zor durumda bırakmıştır. Bu süreçte köylünün sattığı sütle fabrika yemi alabilme gücü % 32 gerileyerek, 1 litre çiğ süt ile alabildiği süt yemi miktarı 1,3 kg’dan 0,95 kg’a düşmüştür. 2008 yılında yaşanan krizde inek kesimleri 1 litre çiğ sütle alınan süt yemi miktarı 0,85-0,90 kg arasında gerçekleşmiştir. Bu açıdan bugünkü gelinen 0,95 rakamı kritik bir durum olarak değerlendirilmektedir.

Bu gelişme karşısında köylü önce fabrika yeminden kısarak sütü azaltarak üretimi devam ettirme yoluna gitmiş, maliyetlerin sürekli artmaya devam etmesi nedeniyle sağmal ve verimli ineklerin kesilmesi gündeme gelmiştir. Bu çerçevede son günlerde üreticilerin önemli bir kısmı inek kesimi için mezbahalardan gün almakta, almaya da devam etmektedir.
Krizin en az zararla atlatılması ve üreticinin üretime küstürülmemesi için acilen alınması gereken tedbirleri şu şekilde sıralayabiliriz.

1. Çiğ sütün maliyeti ile satış fiyatı arasında oluşan üretici zararı destekleme ile telafi edilmeye devam edilmelidir. En kısa sürede yetiştiricinin 2018 yılı için beklenti içinde oldukları desteklemelerin ödenmesi büyük önem arz etmektedir.
2. Çiğ süt arzının arttığı dönemlerde süt tozu müdahale alımlarına devam edilmelidir. Süt tozu dışında peynir vb. gibi ürünlere işlemeyi de kapsayacak şekilde müdahale alımının çerçevesi genişletilmelidir.
3. Çiğ süt piyasa fiyat oluşumunda çiğ süt / fabrika yemi paritesinin asgari 1,3 olması sağlanmalıdır.
4. Ülkenin çiğ süt üretimi dönemler itibariyle Et ve Süt Kurumu tarafından izlenerek, arz durumuna göre gerekirse süt ürünleri ithalatı yasaklanmalıdır.
5. Üretim fazlası çiğ sütün süt tozu dışında mamul şeklinde ihraç edilebilmesi için gereken tedbirler alınmalıdır.
6. Haksız rekabetin önlenmesi açısından karma yem piyasasının regülâsyonu konusunda Bakanlık düzenleyici olarak Toprak Mahsulleri Ofisini (TMO) devreye sokmalı ve kurumsal yetkisi arttırılmalıdır.
7. TMO aracılığıyla küçük ve orta ölçekli üreticilere belirli kota üzerinden arpa, buğday, mısır vs. gibi yem hammaddeleri ucuza temin edilerek üreticinin kendi yemini kendisinin yapması sağlanmalıdır.
8. Girdi maliyetleri ve piyasa durumu göz önüne alınarak çiğ süt ve fabrika yem fiyatlarının üreticinin güven duyacağı süre için sabitlenmesi sağlanarak, piyasa istikrarı oluşturulmalıdır.
9. Çiğ sütün üretici örgütleri tarafından süt ürünlerine işlenmesi konusu teşvik edilmelidir.
10. Sürü büyüklüğünün korunması açısından damızlık olarak yetiştirilen ve sürüde tutulan anaç ineklere sürü koruma desteği ödemesi büyük önem taşımaktadır.
11. Yurt içi damızlık ticaretinin canlandırılması ve üreticilerin yetiştirdikleri damızlıklardan da para kazanmalarının sağlanması ve damızlıkların kesime gitmesinin önlenmesi için damızlık belgeli gebe düve desteğinin de acilen uygulamaya konulmasına ihtiyaç duyulmaktadır.
12. Soya ve mısır gibi karma yem için çok önemli olan yem hammaddelerinin Türkiye’de veya üçüncü dünya ülkelerinde üretimi konusu özendirilmelidir.
13. Kaba yem üretiminin arttırılması için uygulanan tedbirlere geliştirerek devam edilmelidir. Atıl durumda ve parçalı arazilerin yem bitkisi üretimi amaçlı olarak üretici örgütleri (birlik, kooperatif) aracılığı ile değerlendirilmesi sağlanmalı, üretici örgütleri aracılığıyla sözleşmeli usulde yem bitkisi üretimi ve tedariki teşvik edilmelidir.
14. Islah edilmiş mera varlığının attırılması için yapılan projelere ihtiyaç duyulan bütçe aktarılmalıdır. Ayrıca atıl durumdaki meraların değerlendirilmesi için gereken tedbirler alınmalıdır.

----- REKLAM ----- ----- REKLAM -----