Geçtiğimiz günlerde Çevre Şehircilik Bakanı Murat Kurum ilimize bir takım ziyaretlerde bulunmuştu.Bu ziyaretleri içerisinde de Yeşilova ilçesinde bulunan Salda Golüne de uğramıştı. Göl kenarına bir millet bahçesi yapılması ve Özel Çevre Koruma bölgesi ilan edilmesi hususunu duyurarak ilimizden ayrılmıştı.Özel çevre bölgesi ilan edilmesi ve göl kenarında yapılması planlanan çevre düzenlenmesi ile Salda Gölünde gerçektenden ihtiyaç duyulan otopark, wc ve vb. gibi birtakım gereksinimlerin giderilmesi için bir fırsat olduğunu söylemek yanlış olmaz.Resmi kanallardan açıklanan bilgilere göre, 2018 yılı içerisinde Salda Gölüne ziyaret eden insan sayısı 500 binin üzerindedir.Salda Gölü’ne gelen ziyaretçilerin en temel ihtiyaçları ne yazik ki sağlıklı olarak giderilememiştir.En başlıca temel ihtiyaçlarını sayarsak eğer, otopark, yeme, içme , alışveriş ,konaklama ve tuvalet gibi basit ihtiyaçları konusunda yetersiz kalınmıştır.Bu nedenle de Bakanlık tarafından bir düzenleme yapılması ihtiyacı ortaya çıkmıştır.
Bu noktaya kadar gelirsek eğer ,Salda Gölü kıyısında ziyaretçilerin en temel ihtiyaçlarını gidermesi için böyle bir çevre düzenleme çalışması yapılması aslında zorunluluktur. Bir şeyi “başıboş” bırakmak aslında onu korumak değildir.Korumak, bir kural dahilinde ve planlı bir şekilde uygulamak, işte bu korumaktır.Bakanlığın böyle bir çalışma başlatmasını ise bir takım çevrelerce “Rant”, “betonlaşma” adı altında “kuru gürültü” yapılarak sözde “çevreyi koruyoruz” izlenimi verilerek bu düzenleme çalışmalarını karşı bir direnç oluşturulmaya çalışılmaktadır.
Trabzon’un Çaykara ilçesinde bulunan Uzun göl ile Salda gölünün resimleri yan yana koyularak “Salda bir Uzun göl olmasın “denilerek kendileriyle çelişkiye düşmüşlerdir. Araştırmadan işin içeriğini bilmeden sadece sosyal medyanın bilgi kirliliğini dikkate alınarak yapılan paylaşımlar son derece üzücüdür.Özellikle sit alanlarının içeriğinin insanlara bilgilendirilmesi yeterli düzeyde değildir.Bu bilgilendirmede yeterli olmadığı içinde sit alanları deyince sanki hiç bir şekilde “dokunulamaz, üstünde dahi yürünemez” algısı son derece yanlıştır.Sit alanların belirlenmesinin en temel amacı o bölgeyi zarar verilmesini engelleme ve oranın doğal dokusunda kalınması sağlamak içindir.Sit alanlarına insanların ziyaret etmesini, o bölgede vakit geçirmelerini engellemek için kesinlikle yapılmamıştır.Bu noktada ise Salda ve Uzun göl gibi doğal sit alanları hakkında sizleri bilgilendirmek istiyorum.
Salda ve Uzun göl gibi Doğal sit alanları 3. 2.ve 1. Derece olmak üzere kendi içerisinde üçe ayrılmıştır.Her sit alanlarının da kendine has özellikleri ve uyulması gereken kurulları vardır.3.Derece sit alanlarında ise ; ” Doğal yapının korunması ve geliştirilmesi yolunda, yörenin potansiyeli ve kullanım özelliği de gözönünde tutularak konut kullanımına da açılabilecek alanlardır. 2.Derece sit alanlarında ise; ” Doğal yapının korunması ve geliştirilmesi yanında kamu yararı gözönüne alınarak kullanıma açılabilecek alanlardır. ” 1. Derece sit alanları ise; “Kamu yararı açısından mutlaka korunması gerekli olan, korumaya yönelik bilimsel çalışmalar dışında aynen korunacak alanlardır.”Bu kavramlardan ne anlıyoruz dersek eğer; Bakanlığın Salda Gölüne planladığı bu çevre düzenlenmesi sit alanlarının bütün derecelerine uygun ve yapılabilir olduğunu açıklamıştır.Birazdan Kültür ve Turizm Baskanlığı’nın sit alanlarını koruma ve kullanma koşulları arasında bulunan 3. 2.ve 1. Derece doğal sit alanlarında ile yapılabilecek uygulamaları yazacağım.
3.Derece sit alanlarında neler yapılabilir?
“Doğal yapının korunması ve geliştirilmesi yolunda, yörenin potansiyeli ve kullanım özelliği de göz önünde tutularak konut kullanımına da açılabilecek alanlardır. Bu alanlarda, kullanıma açılacak bölgelerde geçici dönem yapılanma koşullarının ilgili kurumların görüşleri alınarak koruma kurullarınca belirlenmesine, bu belirlemede varsa 1 /25.000 ölçekli çevre düzeni planı veya 1/5.000 ölçekli nazım planı kararları ile arazinin topografya, peyzaj, silüet vb. karakteristiklerinin göz önünde tutulmasına, ancak hazırlanacak Koruma Amaçlı İmar Planı kriterlerini etkileyebilecek nitelik ve yoğunluktaki uygulamalara Koruma Amaçlı İmar Planı yaptırılmadan izin verilemeyeceğine,” belirtilmiş.
2.Derece sit alanlarında neler yapılabilir?
“Bu alanlarda, turizm yatırım ve turizm işletme belgeli turistik tesisler ile hizmete yönelik yapılar dışında herhangi bir yapılaşmaya gidilemeyeceğine” belirtilmiş.
1.Derece sit alanlarında neler yapılabilir?
1/25.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı veya 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı doğrultusunda hazırlanacak projesine göre ilgili koruma kurulundan izin almak koşulu ile halka açık rekreasyon amaçlı günübirlik tesisler (lokanta, büfe, kafeterya, soyunma kabinleri, wc, gezi yolu, açık otopark ve benzeri) ile alanın ve çevrenin özelliklerinden kaynaklanan faaliyetlerin korunması ve geliştirilmesi amacına yönelik yapıların (iskele, balıkçı barınağı, bekçi kulübesi ve benzeri) yapılabileceği belirtilmiş.
Yukarıda yazılanlara baktığımızda her derecenin kendine has özelliklerinin olduğunu, koruma ve kullanma koşullarının birbirinden ayrıntılı olduğunu görmekteyiz.
Şimdi gelelim Salda Gölü’nün bu sit alanları arasında hangi derecede olduğunu söyleyeyim.Salda Gölü maldivler kısmı ,tabiat parkı ve orman Bakanlığı tabiat parkının olduğu bölümler 1.derece sit alanı iken Yeşilova Belediyesi’nin halk plajının olduğu kısım ise 2.derece sit alanı olduğunu Tabiat ve Varlıkları Koruma Genel Müdürlüğü’nün bilgilendirme sisteminden ayrıntılı olarak bakabilirsiniz.
Çevre Şehirlikcilik Bakanı Murat Kurum Salda ile ilgili düzenlemeyle ilgili ne demişti hatırlayalım. Bakan Murat Kurum: “Biz burayı, çevreyi ve şehirleri korumak adına özel koruma bölgesi ilan edeceğiz. Bu ilan çerçevesinde, buradaki 300 bin metrekarelik bir alanı Salda Millet Bahçesi yapacağız. Bu da bir ilk olacak. Bu Millet Bahçesi projesi çerçevesinde yaklaşık 450’ye yakın bir otopark alanı, geliş ve gidiş yollarını daha iyi yapmak suretiyle, bu bölgeye gelen vatandaşlarımızın bungalov evler ve kafeteryalarda dinlenmesi, yürüyüş yollarında gezmesini sağlayacak çalışmayı da bu proje içinde yapmış olacağız. Bu çalışmalarla birlikte 44 kilometrekare olan göl yüzeyiyle birlikte 295 kilometrekareyi korumuş olacağız. Bu karar, bu bölgedeki ve bu bölgeye dışarıdan gelecek vatandaşlarımız adına çok önemli bir karar olacak. Salda Gölü çevresini tamamen dolaşacak bir bisiklet ve yürüyüş yolu yapacağız, gelen kişiler bu millet bahçesinde gezebilecekler ve vakitlerini en iyi şekilde değerlendirebilecekler”demişti.Çevre Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un duyurusunu yapmış olduğu Salda Gölü Millet projesi Tabiat ve Varlıkları Koruma Genel Müdürlüğü’nün tarafından belirlenen I. Derece Doğal (Tabii) Sit alanları koruma ve kullanma koşullarına açık ve net şekilde uygundur.Bundan ötesini ve başka şekilde anlamlar yükleyerek davranışlar sergilemek “kuru gürültü” kapsamında yer almaktadır.
“Salda’nın bir Uzungöl olması mümkün değildir!“
Bu başlığı neden attığımı bilmek isteyenlere hemen cevaplıyorum.Salda Gölü’nün çok az kısmı 2.derece ve diğer kalan bütün kısmı 1.derece doğal sit alanı olduğu için Uzungöl deki gibi konut yapılaşmasına maruz kalmasının şu anki bulunduğu derecelerde olmasından kaynaklı kesinlikle mümkün değildir.Uzungöl ise 3.derece doğal sit alanı içerisinde yer aldığı için “Doğal yapının korunması ve geliştirilmesi yolunda, yörenin potansiyeli ve kullanım özelliği de göz önünde tutularak konut kullanımına da açılabilecek alanlardır” ifadesinin mümkün kıldığı çerçevede yapılaşmaya açıktır.Salda Gölünün bir Uzungöl gibi olması için en başta 3.derece doğal sit alanı içerisinde yer alması gerekmektedir.Bu da bu şartlar altında Salda Gölünün 3.derece sit alanı içerisinde yer alması imkansıza yakındır. Özel Çevre Koruma Bölgeleri Türkiye’de 16 tanedir.Salda Gölünün de bu koruma bölgesine ilan edilmesiyle bu sayı 17’ye çıkacaktır. Özel Çevre Koruma Bölgeleri sit alanlarını destekleyici ve daha kapsamlı şekilde koruma imkanı getirir.Söylenildiği gibi “Salda’nın bir Uzungöl olması, Uzungölün ise bir Salda gölü olması” bu şartlar altında mümkün değildir.
Yazıma Aşık Veysel’in “aldanma cahilin kuru lafına” şiiriyle bitirmek istiyorum.
Aldanma cahilin kuru lafına
Kültürsüz insanın külü yalandır
Hükmetse dünyanın her tarafına
Arzusu hedefi yolu yalandır.
Kar suyundan süzen çeşme göl olmaz
Gül dikende biter diken gül olmaz
Diz diz eden her sineğin bal’olmaz
Peteksiz arının balı yalandır.
İnsan bir deryadır ilimle mahir
İlimsiz insanın şöhreti zahir
Cahilden iyilik beklenmez ahir
İşleği ameli hâli yalandır.
Cahil okur amma alim olamaz
Kâmillik ilmini herkes bilemez
Veysel bu sözlerin halka yaramaz
Sonra sana derler deli yalandır.