MAKÜ bugüne kadar benzeri görülmemiş bir çalışmaya imza atarak Mehmet Âkif Ersoy’un ‘Safahat’ adlı eserinin en prestijli baskısını hazırladı.
İstiklal Marş’ımızın şairi Mehmet Akif Ersoy’un kaleme aldığı Safahat’ın bugüne kadarki en kapsamlı ve prestijli baskısı Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi tarafından hazırlandı.
Mehmet Akif Ersoy’un hayatı, mücadelesi ve eserlerinin yer aldığı Safahat’ta Akif’in sağlığında tertib ettiği kitaplara girmemiş-alınmamış şiirlerinin bir kısmına da yer veriliyor.
Rektör SAATCI: “Mehmet Akif, ülkenin yarınlarını omuzlarına yüklediği gençleri Asım diye adlandırdı. Biz de Asımlara eğitim veren bir kurum olmamız nedeniyle Safahat’taki bütün mesajları Asımlara taşımayı görev edindik.”
Üniversitesi’nin, önemli şahsiyet, milli şair Mehmet Akif Ersoy adını taşıyor olması bizler için ne kadar büyük bir şeref ise bu ismi taşımanın omuzlarımıza yüklediği sorumluluğun da o denli büyük olduğunu belirten Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa SAATCI “İşte bu yüzden, üniversite olarak yapmamız gereken görevlerimizin yanında O’nun aziz hatırasını canlı tutmak adına çaba sarf etmekteyiz. Milletin sorunlarına çözümlerin ve istikbal için gösterdiği hedeflerin ilk adımını atacak, milleti layık olduğu makama çıkaracak olan gençliği Asım diye adlandırdı ve O’na görevler verdi. Biz de memleketin gençlerine yani Asımlarına eğitim veren bir kurum olmamız hasebiyle Akif’in Safahat’taki bütün mesajlarını Asımlara taşımayı görev edindik. Önce yaşça küçük Asımlara ‘Gençler için Safahat’ı dağıttık, sonra ‘Gönüllerde Safahat’ dedik ve görme engellileri Safahat’tan mahrum bırakmamak için parmak uçlarıyla hissedip kalplerine ve dudaklarına taşıyacakları ‘Safahat’tan Seçmeler’ kitabını armağan ettik. Şimdi ise bugüne kadar hiç yayınlanmamış bir biçimde, Akif’in Üniversitesince hazırlanmış, Safahat’ı bir kez daha bütün milletimizle buluşturmayı hedefliyoruz. Adını taşımakla aldığımız şerefi ve omuzlarımıza yüklenen sorumluluğu bir gün bile unutmadan çalışmalarımıza devam edeceğimize ve milli değerimiz olan Mehmet Akif Ersoy ismini yükseltmek için durmaksınız çaba sarf edeceğimize Üniversitem ve şahsım adına söz verir, bu yeni Safahat’ın Milletimize hayırlı olmasını dilerim” şeklinde konuştu.
Mehmet DOĞAN: “Safahat öyle bir anıt eser ki hem metniyle hem de şiirinin, vezninin özellikleriyle bizi bugünün ses ve ahenk dünyasının ötesine çağırıyor.”
Safahat’ın açıklamalı, notlu bir baskısını hazırladıklarına vurgu yapan Türkiye Yazarlar Birliği Vakfı Mehmet Akif Ersoy Araştırma Merkezi Başkanı D.Mehmet DOĞAN, bugüne kadar yayınlanan kitapları da dikkate aldıklarını belirterek “İmla-yazım konusunda diğer yayınlardan ayrılmak düşüncesini çalışmamız belli bir noktaya gelince terk ettik. Safahat’ın bugünün yazım kuralları ile yayınlanması halinde, ses ve anlam yetersizlikleri olacağı düşüncesiyle metni eldeki alfabenin imkânlarıyla mümkün olduğunca yansıtacak bir imla ile yayınlamayı doğru bulduk. Safahat öyle bir anıt eser ki, hem metniyle, hem de şiirinin, vezninin özellikleriyle bizi bugünün ses ve ahenk dünyasının ötesine çağırıyor. Okuyucu, bu sesi ve ahengi yaşatarak Mehmet Akif’i daha iyi anlayabilir ve sevebilir diye düşündük. Şairin Safahat’a almadığı metinler konusunda çok ileri gitmek istemedik. Elbette “milletin malı” olarak addettiği İstiklal Marşı’nı başa aldık. Yapıtın sonuna da ek bir bölüm koyarak şairin ilk yayınlanmış şiirlerinden son kitabının yayınlandığı 1933’ten sonra yazdığı şiirlere kadar bazı karakteristik örnekleri burada topladık. Metinde geçen ve bugünün nesilleri tarafından zor anlaşılacağını tahmin ettiğimiz kelimeleri, kavramları, terkipleri, tamlamaları metnin yanına konulmak üzere açıkladık. Bir şiirde aynı kelimenin tekrar tekrar açıklamasının bulunması bu yüzdendir.” şeklinde açıklamalarda bulundu.
Gençlerin Safahat’ı okumalarının önemine dikkat çeken Üniversitemiz Mehmet Akif Ersoy Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Yrd. Doç. Dr. Celal ERDÖNMEZ ise “Gençler Safahat’ı okuyarak kendilerini ve milletimizi daha yakından tanımış ve bilinçli birer birey olma altyapısını kazanmış olacaklar.” ifadelerini kullandı.
Bugüne kadar en prestijli baskı olan Safahat’ın sonunda şairin kendine yazdığı bir kıta da bulunuyor:
Kendim İçin
Şu serilmiş görünen gölgeme imrenmedeyim
Ne saadet, hani ondan bile mahrumum ben.
Daha bir müddet eminim ki hayatın yükünü,
Dizlerim titreyerek çekmeye mahkûmum ben.
Çöz de artık yükümün kördüğüm olmuş bağını,
Bana çok görme İlahi, bir avuç toprağını… (Şubat 1936)