Biz Burdurlular, Burdur’umuzun inanın kıymetini bilmiyoruz. Kabahati şehirde arıyoruz. Neden mi? Belki işgüzarlığımızdan, belki de etrafa at gözlüğü ile baktığımızdan…
Geçtiğimiz günlerde bir il dışı ziyaretim oldu. Hem iş hem de dostumuz olan bir ağabeyime ziyaret etmek amacıyla gittiğim Antalya’da vaktim varken dostumun ofisine ziyaret etmeye önceliği verdim. Tarif ettiği adresi haliyle Antalya ili şartlarında navigasyonsuz bulmak biraz zor. Teknolojinin yardımıyla adresi buldum fakat etrafında aracımızı park edecek yer yok. Park yeri bulamayınca (bizim Burdur’da her yer otopark) en yakın kapalı otoparkı bulup aracımı park ettim. Belki kabahat bendedir ama aracımı park ettikten sonra dostumla telefonlaştım. Kendisine ofisine ziyarette bulunacağımI bildirdim. Ne yazık ki o saatte evde olduğunu bildiren dostumuz biraz geç geleceğini söyleyince Antalya’da vakit nakittir hesabıyla kendisine sonra ziyaret edeceğimi bildirerek otoparktan ayrılmaya koyuldum.
İşte Burdur’un kıymetini anlatacağım yer burası. Otoparktan çıkmak için gişeye uğradım. Gişede fişi uzattım ve gişe görevlisi ödeyeceğim tutarı söyledi. ‘’5 Lira’’dedi. Yanlış duyduğumu sandım ve bir daha sordum. Aynı cevabı söyledi. ‘’İstersen yazılı olarak asılı olan tarifeye bak’’ dedi. Sadece kısa bir süre kaldığımı ifade ettim. Kendisi de ‘’evet 10 dakika kalmışsınız. 0-1 saat 5 Lira’’ dedi. Ödemeye yaptım ve uzaklaştım.
Paranın ne kadar zor kazanıldığı bir dönemde bu kadar çok pahalı bir hizmeti tüketmek gerçekten içler acısı. Bu olay benim Burdur’umun kıymetini bilmem gerektiğini bir kez daha hatırlattı. 0-15 dakikası ücretsiz olan çoğu otoparkımızı kullanmayı bile tenezzül etmiyor, yetmiyor engellilerin geçiş güzergahlarını kapatıyoruz. Bu zamanda yaşadığımız bazı olaylardan ders çıkarıp Burdur’umuzun kıymetini anlamalı, otopark konusunda bile ne kadar cömert bir ilde yaşadığımızı bilmemiz gerekiyor.