----- REKLAM -----
30 Ağustos Zaferi’nin 96. Yıldönümü dolayısıyla, Zafer Bayramı Resepsiyonu düzenlendi.
Vali Hasan Şıldak ve Hanımefendi Fatma Nur Şıldak’ın ev sahipliğinde düzenlenen Zafer Bayramı Resepsiyonuna Milletvekilleri Bayram Özçelik, Yasin Uğur, Mehmet Göker, Garnizon Komutanı P. Albay Hakan Tutucu, Belediye Başkanı Ali Orkun Ercengiz, Cumhuriyet Başsavcı Mehmet Nadir Yağcı, Baro Başkanı Ramazan Gedik, Vali Yardımcısı Mehmet Yıldız, İl Hukuk İşleri Müdürü Mehmet Polat, İl Emniyet Müdürü Arif Çankal, İl Jandarma Komutanı J. Alb. Orhan Kılıç, İl Genel Meclisi Başkanı Muzaffer Bağcı, Tırtıllı Araç Sürücü Eğitim Alay Komutanı Tank Alb. Aytaç Tokçalar, siyasi parti il başkanları, daire müdürleri, askeri erkan, sivil toplum kuruluşu temsilcileri, şehit yakınları, gaziler ve vatandaşlar katıldı.
İl Emniyet Müdürlüğü Göl Dinlenme Tesisinde düzenlenen resepsiyonda davetlileri karşılayan Vali Hasan Şıldak ve Hanımefendi Fatma Nur Şıldak, kendileriyle tek tek ilgilenerek bayramlarını kutladı. 30 Ağustos Zaferi’nin 96. yılı anısına yapılan pastayı kesen Vali Hasan Şıldak davetlilere şöyle seslendi.
30 AĞUSTOS KURTULUŞ MÜCADELEMİZİN ZAFERLE SONUÇLANDIĞI GÜNDÜR
“30 Ağustos Zafer Bayramımız tekrar kutlu olsun. Bu onurlu ve gururlu günü birlikte yaşadık. 30 Ağustos akşamında da düzenlemiş olduğumuz resepsiyonu bizleri onurlandırdınız. Ben tekrar sizlere teşekkür ediyorum. 30 Ağustos nedir diye baktığımızda tarih bizi Kurtuluş Savaşının zaferle sonuçlandığı 1922 senesine götürüyor. 30 Ağustos kurtuluş mücadelemizin başarıyla, zaferle sonuçlandığı gündür. 26 Ağustos’ta Koca Tepe’de verilen komut, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde gerçekleştirilen Türk Milletinin onurlu mücadelesinin zaferle sonuçlandığı ve hepimize büyük dersler veren, ibret çıkarmamız gereken kutlu bir gündür. Bundan dört gün önce bilindiği üzere 26 Ağustos tarihi itibariyle 1071 yılına gittik ve Malazgirt Zaferimizin yıl dönümünü kutladık. Bunlar hepsi birbiriyle bağlantılı kutlamalar. İç içe geçmiş tarihimizdeki kutlu sayfalar.
BU VATAN BİZE EMANET VE GELECEK NESİLLERE DE MİRAS OLARAK BIRAKMAYA AND İÇTİĞİMİZ BİR VATAN
26 Ağustos’taki o zafer aynı zamanda 30 Ağustos’ta da zafer olarak müjdelenen 26 Ağustos 1922’de verilen talimatın bir sonucuydu. Bize neyi hatırlatıyor? Tabiki bağımsızlık mücadelemizin tarih sahnesinde Anadolu’muzda yer aldığımız bin yıl öncesinden başlayan mücadelemizin tarihimizin her aşamasında adım adım karşımıza çıkan zorlukları aşmamızın zaferle sonuçlanmasını ve bu zaferleri yaşayışımızı tekerrür eden bir tarih seyrinde görmekteyiz. Anadolu bizim vatanımız. Bu vatan bize emanet olan ve gelecek nesillere de bizim miras olarak bırakmaya and içtiğimizi bir vatan. Her ülke toprağı bir vatan olma özelliği taşımıyor ne yazıkki. Ama bizim topraklarımız Kurtuluş mücadelesiyle 1071’den beri gelen bir sahiplenmeyle, bir mücadeleyle övünmüş ve Şehitlerimizin kanıyla sulanmış bu topraklarda biz çok daha iddialıyız. Bu topraklarda yaşamanın bir bedeli olduğunu bir maliyeti olduğunu her zaman gördük, bugünde görüyoruz.
BUGÜNDE HER TÜRLÜ TERÖRLE KARŞILAŞAN ÜLKEMİZ DİMDİK AYAKTA
Gerçekten bu toprakların tarihine baktığımızda burada nefes almanın, var olmanın mücadelesini sürekli tarihimizin her döneminde bizim milletimiz tarafından verildiğini görüyoruz. Bugünde her türlü terörle karşılaşan ülkemiz dimdik ayakta. PKK terörünü yaşadık ve yaşamaktayız. Terörün her türünü lanetliyoruz. FETÖ terörünü yaşadık, yaşıyoruz ve onu da lanetliyoruz. Yurt dışındaki her türlü aleyhimize çalışan mihrak bunlarla işbirliği içinde ve vatanımızın her köşesinde bize her gün şehitlerimizin acısını yaşatmıyor mu, yaşatıyor. İşte biz 30 Ağustoslarda, 29 Ekimlerde, Milli Bayramlarımızda, Dini Bayramlarımızda olmak üzere ama her zaman tek yumruk ve dimdik ayaktayız. Bizi biz yapan özellik de bu. İçeriden dışarıdan her türlü hamle, her türlü taarruzu en son dönemlerde ede dikkat ederseniz zincirleme şeklinde gelen çeşitli müdahalelerle baskılarla üzerimize çullanan adeta güçlerin her türlü oyununu ve müdahalesini boşa çıkarıyoruz. Bu vesile ile içimdeki duyguları sizlerle paylaşmış oluyorum.
TARİHİMİZİN BİZLER İÇİN ÖNEM TAŞIYAN GÜNLERİ KENETLENMEK İÇİN, TEK YUMRUK OLMAK İÇİN BİR FIRSATA ÇEVİRMEMİZ GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM
Başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere devlet büyüklerimizin söylediklerinin altını çizerek dikkate alınmasını ve her söze kulak verilmesini rica ediyorum. Gerçekten en sonda ekonomik bir saldırıyla karşı karşıya kaldığımız şu günlerde böylesine anlamlı günleri tarihimizin bizler için önem taşıyan günleri kenetlenmek için, tek yumruk olmak için daha bir fırsata çevirmemiz gerektiğini düşünüyorum. Bugün yaşadığımız ruh, bugün teneffüs ettiğimiz hava bir Çanakkale ruhundan farklı olmamalı, bir Koca Tepe ruhundan farklı olmamalı. Buna ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Şimdi de bunu yaşıyoruz. Birlik ve beraberliğimizin daim olmasını güzel Burdur’umuzda da bütün ülkemizde yaşadığımız bu kenetlenmeyi en iyi şekilde yaşamamızı arzu ediyor, bunu temenni ediyorum. Bunu gerçekleştirmek içinde her türlü vesileyi, her türlü fırsatı değerlendirmeliyiz. Vatan sevgisi esas alındıkça her türlü çıkar hesabı, her türlü diğer unsurlar teferruattır diye düşünüyorum. Birinci esas etrafında kenetlenmemiz, halka olmamız gereken esas vatan sevgisidir. Ülkemizin birliği ve beraberliğidir. Bugün Burdur bu açık alanda polis tesislerimizde bir araya gelmiş vaziyette Burdur’u temsil eden toplumumuzun bütün kesimleri burada. Buraya gelmekle bu ruhu yaşatma arzusunu sizler bizlere gösterdiniz. Her türlü zorluğun üzerinden, her türlü aşılmaz denilen badireden eminimki, bu ruhla bu yaklaşımla beraberce daha aydınlık daha umut dolu günlere hep birlikte yürüyeceğiz. Değerli Şehit ailelerimiz, değerli gazilerimiz ve aileleri buruda onlara ayrıca teşekkür ediyorum. Bu vesile ile başta Mustafa Kemal Atatürk ve bütün Şehitlerimizi rahmetle minnetle anıyor, önlerinde saygıyla eğiliyorum. Gazi ailelerimize, gazilerimize uzun ömürler sağlıklar diliyorum” dedi.