Geleneksel tıp uygulamaları modernize oldu - Burdurweb, Burdur HaberBurdurweb, Burdur HaberGeleneksel tıp uygulamaları modernize oldu - Burdurweb, Burdur HaberBurdurweb, Burdur Haber
SON DAKİKA

Geleneksel tıp uygulamaları modernize oldu

Son Güncelleme :

04 Ekim 2019 - 14:38

Geleneksel tıp uygulamaları modernize oldu
----- REKLAM -----

Davraz Yaşam Hastanesi’nde hizmete başlayan Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Ünitesinin sorumlu hekimi Dr.Zafer COŞAR’ın, ünitede verdikleri alternatif tıp hizmetleri konusunda yaptığı açıklamaları siz değerli Burdurweb Dergisi okurları ile paylaşıyoruz:

GELENEKSEL TIBBIN MODERNİZE UYGULAMASI

Tabii ki tüm insanların sağlıklı olmasını diliyoruz ama unutmamalıyız ki hastalık da sağlık da biz insanlar için, dolayısı ile biz hekimler de insanlarımızın sağlıklı yaşamaya devam etmelerine ya da kaybettikleri sağlıklarını geri kazanmalarına yardımcı olabilmek için bilimsellikten uzaklaşmadan uygulayabileceğimiz her yöntemi önemsiyoruz. İşte kısaca GETAT olarak adlandırılan geleneksel ve tamamlayıcı tıp hizmetleri toplamda 15 farklı uygulama türünü içermektedir. Tarihsel sürecine baktığımız zaman binlerce yıllık uygulamaların olduğunu görüyoruz. Ülkemizde resmi ilk uygulama Sağlık Bakanlığı bünyesinde 2014 yılında gerçekleştirilmiş olup, günümüzde pek çok hastane bünyesinde GETAT poliklinikleri mevcuttur. Biz de Davraz Yaşam Hastanesi olarak halkımızın sağlığına yönelik böyle bir hizmeti de sunmamız gerektiğini düşünerek, geleneksel tıbbı kaliteli ve hijyenik bir ortamda modernize yöntemlerle uygulamak üzere GETAT ünitemizi oluşturarak hizmete başladık. Ünitemiz bünyesinde hacamat, sülük, ozon ve akupunktur tedavilerini uygulamaktayız.

HACAMAT

1500 yıllık bir uygulama olup, halk arasında yaş kupa olarak bilinen bir yöntemdir, deri altında birikmiş, lenfatik kanallarla alınamayan, toksik kanın özel kupalarla dışarı alınması, vücudun temizlenmesi işlemidir. Bir cerrahi uygulamadır. Daha çok sırt ve kafa arkası bölgelerinden uygulanmaktadır. Yılda bir kez 18 yaşını doldurmuş herkesin yaptırmasını önermekteyiz. Tıbbi şartları taşımak şartıyla, hacamat yaptıracak kişi, 3 gün önceden; et ve süt ürünleri yememeli, 1gün önceden banyo yapılmamalı, bitkisel ürünler ve sebze ağırlıklı beslenip, bolca su içilmelidir. 1 gün sonrasında da aynı diyet uygulanmalıdır. Hacamat öncesi ilk önce hekimle görüşülüp hacamat yapılıp yapılamayacağı konusunda bilgi alınmalıdır. Kas iskelet sistemi hastalıklarında, migren ve gerilim tipi baş ağrılarında, romatizmal hastalıklarda, tansiyon hastalarında, sindirim sistemi hastalıklarında, özellikle bağışıklık sistemini güçlendirmede ve zihni canlandırmada, yine özellikle kötü kolesterolü yüksek hastalarda hacamatın çok büyük faydası olabilmektedir. Kansızlık sorunu, kanama ve pıhtılaşma bozukluğu olan hastalar hacamat uygulamasını yaptırmamalıdır. Her tıbbi müdahalenin bir yan etkisi olabilir. Bundan dolayı Sağlık Bakanlığımız bu uygulamanın mutlaka doktorlar tarafından, hastane ortamında yapılmasını istemektedir. Hastamızın tansiyonu düşebilir, mide bulantısı, baş dönmesi olabilir, şekeri düşebilir, enfeksiyon gelişebilir. Ama tüm bunlar hastane ortamında, tek kullanımlık kupalarla ve steril cerrahi aletlerle yapılırsa, yan etkisi en az olacaktır.

HİRUDOTERAPİ (SÜLÜK)

1000 yıl önce İbn-i Sina tarafından da uygulanmış bir yöntemdir. Üretim çiftliklerinden getirtilen, tıbbi sülükler kullanılarak yaptığımız bir tedavi yöntemidir. Gut, varis, ödem, periferik arter tıkanıklıkları, eklem rahatsızlıkları (artroz gibi), baş ağrıları, venöz yetmezlik tedavisinde sıkça kullanılmaktadır. Sülükler bir miktar kan emerken, vücutlarında bulunan enzimleri de hastaya vererek tedavi sağlamaktadırlar. En çok görülen yan etki uygulama sonrası kanamadır, bir gün kadar sürebilir. Ayrıca, uygulama yerinde kızarıklık, alerji gelişebilir. Bazen yara yerinde morluk, enfeksiyon gelişebilir. Aktif kanaması olan hastalar, gebeler, ciddi anemik hastalar, antikoagülan ilaç kullanan hastalar, emziren anneler, kanser hastaları, diyaliz hastaları, kemik iliği supresyonu olan hastalar ve 18 yaş altı çocuklara uygulanmaz. Sülük uygulaması, mutlaka hastane ortamında, hekim gözetiminde ve steril şartlarda gerçekleştirilmelidir. Uygulamadan önce, varsa hastanın kullandığı ilaçlar ve geçirdiği hastalıklar mutlaka hekime bildirilmelidir.

OZON

Oksijen ”O2” atomunun ozon jeneratörü cihazından geçirilerek ”O3” molekülünün elde edilmesi ve bunun özel cam serum şişelerine alınarak kanla birleştirilip vücuda damar yolu ile geri verilmesi işlemidir. Antioksidan sistemin aktive edilmesi, hücre oksijenlenmesinin ve dolaşımının düzenlenmesi, immün sistemin aktivasyonu ve güçlenmesi ve antienflamatuar etki sağlamak amcı ile uygulanmaktadır. Majör ozon, minör ozon, ozon sauna, lokal ozon, rectal ozon, topikal-torba ozon uygulamaları yapılabilir, ayrıca eklem içine ve kas içine de uygulanabilir. Kronik hastalıklarda, alerjide, immün sistemin güçlendirilmesinde, anti-aging olarak, TİP2 diyabette, dolaşım bozukluklarında, kas-eklem patolojileri, fibromiyalji, romatizmal hastalıklarda, yaşlılıkta, detoks amaçlı olarak, bel ağrılarında, karaciğer hastalıklarında, bağırsak hastalıklarında, mide rahatsızlıklarında, migren ve baş ağrılarında, bazı cilt hastalıklarında (örneğin sedef hastalığı) uygulanabilmektedir. Hamileliğin ilk üç ayında, kan pıhtılaşma bozukluğu olan hastalarda, Glukoz 6-P dehidrogenaz enzim eksikliği (Favizm, Akut hemolitik anemi) olanlarda, hipertiroidi hastalığının kontrol altında olmadığı durumlarda uygulanmamalıdır. Ayrıca akciğer ve göze uygulanmaz.

AKUPUNKTUR

Akupunktur vücudun enerji mekanizmasını düzenler ve vücudun direncini artırır. 5000 yıldır Çinlilerin uyguladığı, İbn-i Sina’nın da kullandığı ve tüm dünyada uygulanan bir tedavi yöntemidir. Çelik iğneler kullanılarak, vücuda, kulağa ve baş bölgesine uygulanmaktadır. Ayrıca altın ve gümüş iğneler de kullanılmaktadır. Geçici ve kalıcı iğnelerimiz vardır. Vücuda yapılan akupunktur iğneleri, tedavi sürecinde uygulanır ve çıkarılır. Kulağa uygulanan iğnelerimiz kalıcıdır. Bunlar 7-10 gün süreyle kalabilir. Migren, baş ağrıları, boyun ağrıları, bel ağrıları, obezite tedavisinde, vücut direncinin artırılması, bağışıklığın kuvvetlendirilmesi, diz ağrıları, kas ağrıları, sindirim sistemi rahatsızlıklarında uygulanabilir. Hamilelere özellikle ilk üç ayda, kesik yara üzerine, spontan kanama veya çürüme gösteren cilt yapısı olanlara, metal alerjisi, akut hemorajik şok tablosu, kalp pili ya da aritmisi olanlara yapılmamalıdır. Mutlaka tedaviden önce hekime, kullanılan ilaçlar ve varsa mevcut ya da geçirilmiş hastalıklar bildirilmelidir.

----- REKLAM ----- ----- REKLAM -----