AK Parti Burdur Milletvekili ve TBMM Başkanlık Divan Üyesi Bayram Özçelik dün geniş kapsamlı ve geniş katılımlı bir basın toplantısı düzenledi.
İŞTE O AÇIKLAMALAR
“TBMM çalışmalarına devam ediyor. Bu çalışmalar çerçevesinde bu hafta tekrar ara verdik. İlimizdeyiz, ziyaretler yapıyoruz. İlimizde vatandaş, esnaf ziyaretlerimizi gerçekleştiriyoruz. Bir siyasi parti her zaman sahada olması gerekiyor. Başarısı devam ettirmek için veya milletin gönlünde olan yerini sürdürmesi için mutlaka sahada olması lazım. İktidar partisi mensuplarıysa daha fazlasıyla sahada olması gerekiyor. Çünkü mevcut uygulamalar, hükümetimizin, bakanlıklarımızın uygulamalarını halka çok iyi bir şekilde anlatılması lazım. Hükümetimizin aldığı kararlar çerçevesinde toplumumuzda birtakım sıkıntılar olursa şikayetler söz konusu olursa bunları da dinleyerek tekrar Ankara’da bakanlarla bir araya geldiğimizde bunların değerlendirmesini yapmak lazım. Biliyorsunuz Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçtikten sonra hepinizin malumu Bakanlar meclise sadece bütçe görüşmelerine geliyorlar. Ama geçen yıldan itibaren TBMM’de nöbetçi bakan uygulamasına geçildi. Şu anda bu ayın içinde meclis çalıştığı gün Salı, Çarşamba, Perşembe hangi gün bakanların meclise geleceği belli. Tarihlerini bize veriyorlar. Biz bir gün öncesinden o bakanımızla ilgili ilimizde ve genel siyasetle ilgili konular varsa bunların görüşmesini gerçekleştiriyoruz. Çok verimli oluyor çünkü; Bakanlarla makamda görüşmek, randevu, bakanların programları söz konu olduğunda bazen uzaya biliyor. Fakat nöbetçi bakan olduğunda mecliste görüşmeler çok verimli geçtiğini görüyoruz. İlimizdeki yatırımları takip etmek için bakanlarımızla görüşüyoruz. Meclis’teki tüm milletvekilli parti ayrımı olmadan bakanlarla görüşmek istediklerinde randevu alarak görüşebiliyor. Türkiye gündemi yoğun. Hem siyasi alanda yoğun hem de ekonomideki gündem çok farklı. Ayrıca devletler, ülkeler, milletler arası bölgesel sorunlar ve bölgesel hareketlilik söz konusu. Bunun yanında küresel birtakım mücadeleyi de bizler takip etme durumundayız. Ülkemizin bu noktada diğer komşu ülkelerimizle olsun, bölgesel alanda ve küresel alanda başarıyı yakalaması için büyük bir çaba ve gayretin içerisinde olduğumuzu belirtmek isteriz.
“Krizleri fırsata dönüştüren bir partiyiz”
Güçlü siyasi bir partiyiz, üstünlükleri olan siyasi bir partiyiz, fırsatları olan bir partiyiz, beklentileri olan bir siyasi partiyiz. Tabii ki bu arada riskler de taşıyan siyasi parti. Her siyasi partinin bu swap denilen analiz içerisinde değerlendirmesi gerekir. Üstünlüklerimiz nedir, beklentiler nedir partiden, elinde fırsatlar var mı o partinin. Her partinin riskleri var mıdır bunları da bilmesi gerekiyor. Biz AK Parti olarak bu kadar uzun süre halkın gönlünde yer alan, sandıkta da birinci çıkan siyasi parti olmanın gururunu ve mutluluğunu yaşıyoruz. Bunu devam ettirmek için de yine milletimize yönelik, geleceğimize yönelik, ülkemizi büyütmeye yönelik attığımız adımlar devam ederse halkın desteğinin devam edeceğinin de bilincindeyiz. Ama bazı aksaklıklar, eksiklikler olursa vatandaşımızın da bu noktada kendisinin değerlendireceğini, sandık geldiğinde de bazı çalışmalarla görüşünü beyan edeceğini de biliyoruz, farkındayız. Onun için AK Parti’mizin bu başarısında en büyük etken başta Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğidir. Cumhurbaşkanımız genel başkan sıfatının yanında uzun süredir Türk siyasetine girdiği günden bu tarafa bölgesel, küresel konularda liderliği olan genel başkandır. Dolayısıyla liderimizin öncülüğünde girdiğimiz tüm seçimlerde birinci olarak çıkıyoruz ve bu çalışmaları da süratli bir şekilde yapmaya gayret gösteriyoruz. AK Parti 15 seçim kolay değil dile kolay 15 tane seçime gireceksin, genel seçimler var, yerel seçimler var, referandum var, Cumhurbaşkanlığı sistemi var, bu arada reformlar yapılacak, bu reformlar çerçevesinde adımlar atılacak. Çok badireler atlatarak gelen bir siyasi partiyiz. Krizleri fırsata dönüştüren bir partiyiz bunu özellikle ifade etmek istiyorum. AK Parti’nin badireler atlattığı konulara şöyle bir bakıyorum; Cumhurbaşkanımızın Milletvekili adayı yapılmaması, 1 Mart tezkeresi, o dönemde yakamoz, ay ışığı gibi darbe girişimlerinin, teşebbüslerinin olması, andıçların olması, parti çalışma grubu gibi bir grubun Türkiye’de mevcut hükümeti devirmeyle ilgili çalışmaları, Cumhuriyet yürüyüşleri, 7 Şubat MİT krizi, çözüm süreci, gezi olayları, Mısır’da darbe girişimi, Suriye’nin parçalanması, mavi Marmara, Gazze, 15 Temmuz darbe girişimleri, Katar’a ambargo uygulanması, Osman Kavala, Selahattin Demirtaş, gördüğümüzde bunları atlatarak gelen bir siyasi parti şimdi de önümüzde bir ekonomiyle alakalı daralma var ve bu daralmayı da üstesinden gelecek çalışmaları yapacağız.
“Türkiye’nin oradan kıpırdamayacağını anladığımız için böyle bir modele girme noktasında adım atıldı”
Ekonomi’de ne yapacağız, ekonomik modelde bir değişikliğe gidilme kararı alındı. Yani Türkiye’de faiz, enflasyon ve döviz sarmalı diyen bir sarmal vardı. Sermaye grupları bu üçlü üzerinde Türkiye’nin ekonomisinde üretime ve yatırıma dönmeden yaptıkları bir kazanç yoluydu. Bunu Türkiye’de Cumhurbaşkanımız bu kadar yıl sonra bunun değişikliğe uğraması gerektiğini, Türkiye’nin kendi modelini, Türkiye modeline kavuşması gerektiğine karar verdi. Çok zor bir dönemde, zamanlamasının da çok eleştirilere sebep oldu. Pandemi sonrası bu yapılır mıydı şeklinde bu iradeyi gösterdi ve sonuçta böyle bir kararı aldı. Bizim buradaki Türkiye modelinde, üretim modelinde düşük faiz, yüksek üretim sağlanması, yüksek istihdam sağlanması, yüksek ihracatın sağlanması, düşük ithalat olması ve arkasından da büyümenin gerçekleşmesi. Biliyorsunuz bizim 2023 hedeflerimizin arasında dünyadaki ekonomilerin içerisinde şu anda bazen 17.’yiz bazen 16.’yız. Dolayısıyla 10. büyük ekonomi olmak için bir hedefimiz vardı. Bu hedefe biraz önce söylediğimiz faiz, enflasyon ve kur modeliyle gitmemizin güç olduğunu görmüş olduk. Bu çok net gözüktü. Her zaman söylüyorum Türkiye’de Cumhuriyet tarihinin ekonomik verilerinin en iyi olduğu dönem 2013’ün Mayıs ayı. Enflasyon 7.4 faizler 4.5 civarında, milli gelir 11.5 bin olmuş. Hedefimiz 25’ti 2023’e giderken. Ama yine aynı sarmal buna müdahale etti, sermaye grupları, yurtdışından kaynaklanan gruplar, dolayısıyla bizim döngü arkasından tabii ki orada en önemli olay gezi olaylarıydı. Gezi olayıyla başlayıp 17/25 Aralık’la devam edip 15 Temmuz darbe girişimiyle devam etmesini artık o alanın çok yumuşak bir alan olduğunu, Türkiye’nin oradan kıpırdamayacağını anladığımız için de böyle bir modele girme noktasında adım atıldığını ifade etmek isterim.
“2022’de yaklaşık %1500 büyüterek 1.7 trilyona yükseltilerek bir bütçeyi görüştük”
Pandemiyle gelen ekonomideki çalkantı dünyanın tamamını bu kriz içerisinde olduğunu özellikle ifade etmek isterim. Dünya’da pandemi ve sağlıktan kaynaklanan kriz var, dünyada küresel iklim ve kuraklıktan kaynaklanan kriz var, dünyada küresel enerji krizi var. Dünyada küresel gıda krizi var, dünyada şu anda küresel enflasyon krizi var. Dolayısıyla tüm devletler bu ekonomi üzerinde çalışmalarına devam ediyor. Biz ise size bir veri vereyim; 2002 yılında 119.6 milyar olan Türkiye’nin bütçesi 2022’de yaklaşık %1500 büyüterek 1.7 trilyona yükseltilerek bir bütçeyi görüştük. Bu çok önemli bir rakamdı. Bu çerçevede biz çalışmalarımıza devam ediyoruz.
Bizim de dövize müdahaleden sonra, kurlara müdahaleden sonra, onların üzerindeki köpükler kaldırıldıktan sonra şu anda hedefimizde enflasyonun durdurulması ve enflasyonun geriye çekilmesi ile ilgili adımların atılacağını hep beraber inşallah göreceğiz.
“Ekonomik sorunlara ve enerji maliyetlerine dikkat çekti”
Türkiye’de enerji en büyük maliyet. Yaklaşık yıllık 60 milyar dolara yakın bir maliyet söz konusu ve bu maliyetin hazineden karşılanması da söz konusu olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz. Bununla ilgili çalışmaları da hep beraber takip edelim. Biz uzun yıllardır elektrik bedellerinde Avrupa ile kendimizi kıyasladığımızda biz bir elektrik fiyatını vatandaşa ödettirirken enerji bedeli olarak %66.5 gibi bir oran kırılımı yapıyoruz. Avrupa’nın ortalaması %51 yapıyor. Biz onlardan 15 puan daha yüksek bir kırılım gerçekleştiriyoruz. Adımlarımızı atmaya devam edeceğiz, etmemiz gerekiyor. Bunun farkındayız ve bununla ilgili de hepinizin de bilgisi var elektrik tarifelerinde yeni bir düzenlemeyle ilgili çalışmalara başlandı. Bu çerçevede çalışmalar süratle devam ediyor. Cumhurbaşkanlığımız da bir komisyon kuruldu ve bu alternatif süreçler değerlendirilecek. Evlerde tarifelerle ilgili bir çalışma tekrar gözden geçirilecek. Orada 150 kilovat olan saat 210’a çıkarılmıştı. Şimdi büyük ihtimalle 230’un üzerine çıkarılması gibi bir çalışma söz konusu. Esnafa özel bir çalışma yapılacak. Esnafın gelir durumuna ve esnafların da elektrik tüketim durumlarına göre çalışma gerçekleştirilecek. Zam oranında indirim biliyorsunuz bizim en son yılbaşında %25’e yakın bir zam söz konusuydu. Aslında biz bunu farklı yorumlayacaksınız ama AB ülkelerine baktığınız zaman en düşük zam oranını veren ülkelerdeniz. Zam oranında da indirim düşünülecek. Alternatifler arasında. Dağıtım payı ile ilgili oranlarda da vatandaşımızın lehine bir tarife uygulamasına geçeceğiz. 1 hafta-10 gün içerisinde sayın Cumhurbaşkanımız bunun açıklamasını gerçekleştirecek.
“Türkiye’nin bu ekonomik darboğazının içerisinden hep beraber çıktığımızı inşallah görmüş olacağız”
Mecliste yaptığım konuşmayla bir bağlantı yapmak istiyorum. Şu anda böyle bir kriz söz konusu olduğunda veya sıkıntı söz konusu olduğunda bunu fırsata çevirmenin yolarını araştırmak gerekiyor. Bunları ben bir gerekçe olarak görmüyorum. Şu anda vatandaşımızın içinde yaşadığı sıkıntıları biz biliyoruz, farkındayız. Halkın yanına gittiğimiz zaman bunu da ifade ediyoruz ve onları çözecek siyasi yapının bizim olduğumuzu özellikle beyan ediyoruz. Biz süratle çalışmalarımızı sürdüreceğiz ve Türkiye’nin bu ekonomik dar boğazının içerisinden hep beraber çıktığımızı inşallah görmüş olacağız. 2002’de biz hükümete geldiğimizde Türkiye’de 6 vilayette doğalgazımız vardı. Ankara, Eskişehir, Bursa, Konya, Kocaeli, İstanbul. Şu anda 81 vilayetimizde doğalgaz var. İlçelerimizde de doğalgazlarımız süratle devam ediyor. Bu arada kur korumalı TL vadeli mevduata geçildi. Rakam çok yükseldi. Şu anda en son rakam 235 milyar TL’yi bulduğunu biliyoruz. Bu bireysel başvurular. Daha sonra yasal bir düzenleme yaptık o da şirketlerin buradan yararlanmasıyla ilgili. Orada da yaklaşık 90 milyarlık bir rakam söz konusu.”
Bayram Özçelik konuşmasının diğer bölümlerinde pandemi süreci, Burdur’daki vaka sayıları, aşılanma rakamlarına değinirken Burdur’da gerçekleşen, öne çıkan kamu yatırımlarını da anlattı. Özçelik geniş kapsamlı basın toplantısının son bölümünde ise soruları cevapladı.
Basın toplantısının ardından Özçelik ve beraberindekiler yapımı tamamlanan, bakım çalışmaları sona eren, yeniden hizmete giren Burdur Merkez Kapalı Yüzme Havuzu’nda gazeteciler ile birlikte incelemelerde bulundular.