Burdur Belediyesi ve İzmir Büyükşehir Belediyesi işbirliği ile başlatılan “Ata Tohumu Ata Toprağı ile Buluşuyor” Projesi kapsamında karakılçık buğdayı hasat programı düzenlendi.
Burdur Belediyesi Konferans ve Sergi Salonunda düzenlenen hasat programına İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Mustafa Özuslu, Burdur Belediye Başkanı Ali Orkun Ercengiz, CHP Burdur Milletvekili Mehmet Göker, Burdur Ticaret Borsası Başkanı Ömer Faruk Gündüzalp, Ziraat Odası Başkanı Kemal Kubilay, CHP Burdur İl Başkanı İzzet Akbulut, İYİ Parti Burdur İl Başkanı Faruk Demir, Sivil Toplum Kuruluşlarının temsilcileri, İl Genel ve Belediye Meclis üyeleri, muhtarlar ve çiftçiler katıldı.
Törenin ilk konuşmasını yapan CHP Burdur Milletvekili Mehmet Göker, “Özellikle bu dönem tarımsal üretimin ne kadar önemli ve gerekli olduğunu çok iyi bir şekilde bize anlattı. Geçen sene ve bu sene yapılan ekim ve dikimde de yaklaşık yüzde18’lik bir rekolte kaybı beklendiğinde ortaya tarımsal ürünlerin maliyetinin çok daha yaşamımıza etki edecek seviyeye geldiğini görmek mümkündür. O anlamda Sayın Burdur Belediye Başkanımız Ali Orkun Ercengiz’le, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız Tunç Soyer’in ortaklaşa Ata Tohumu, Ata Toprağı ile Buluşuyor Projesini az önce başkanım da ifade etti, verdiği rakamlar hem çiftçinin yüzünü güldürecek hem de üretim maliyeti ve miktarı açısından tüketiciyi güldürecek seviyededir. Bu anlamda başarılı proje için kendilerine teşekkür ediyorum, katılımlarınız için de size saygılarımı sunuyorum” dedi.
Akyaka Köyü Muhtarı Bekir Yıldız, “Öncelikle bu proje için sayın belediye başkanıma çok teşekkür etmek istiyorum. Biz bu tohumu ektik, çok memnunuz. Şunu açıklamak istiyoruz, bize bu tohumu ekiyor diye köylerde tohumu olmayan, ekemeyen çiftçileri Ziraat Odalarına bekliyorum. Bu konu ile ilgili de milletin memnun olduğunu, olmadığını görmelerini istiyorum. Bize bu projede tohumu veren, tüm emeği geçenlere çok teşekkür ediyorum. Sağ olun, var olun” diye konuştu.
“BİZ BU PROJEYİ BÜYÜTECEĞİZ DAHA DA BÜYÜMESİNİ İSTİYORUZ”
Burdur Belediye Başkanı Ali Orkun Ercengiz, “Benden önceki konuşmalarda aslında altı çizilmesi gereken en önemli şey üretim, üretim, üretimdir. Borsa başkanımız bunun duyurusunu yaptı, biz de üretimin ne kadar kıymetli olduğunun farkına varıp, göreve geldiğimiz günden itibaren üretime dayalı bir strateji belirlemeye çalıştık. Bugün geldiğimiz noktada bir haftadır Burdur’da en önemli sorunumuzun içme suyu sorunu olduğunu görüyoruz. Mücadele ediyoruz, içme suyunu çözebilmek için, birçok nedeni var. Şu anda sadece Burdur merkezde değil tüm ülkede belki de yakın sürede yüzde 70’i suyla kaplı olan yerkürenin sadece yüzde 3-4’ü içilebilir ya da temiz su kaynağı olarak baktığımızda hızla tükettiğimiz su kaynakları ile ilgili çok önemli bir sorun yaşayacağız. Ucundayız hemen kenarındayız. Biz bunun farkındayız ki kıymetli İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Tunç Soyer ile geçtiğimiz yıl, İzmir’de su ile ilgili bir çalıştay düzenledik. Yaptığımız çalıştayda akademisyenlerin, bilim adamlarının, işin ehli olan alan çalışanlarının ve bizim görüşlerimizin neticesinde bir manifesto yayınladık. Bu çalıştayın manifestosunun sonunda, çıkan sonuçların içinde biz Burdur Gölünün ve Salda Gölünün sulak alanlar içinde hızla kaybedildiğinin altını çizmeye çalıştık. Başkanımı ben Burdur’a davet ettim. Hem Salda’yı hem de Burdur Gölünü yerinde görebilmesi için sağ olsun beni kırmadı geçen yıl 5
Temmuz’da Burdur’a bir ziyaret gerçekleştirdi. Ertesi gün de bir canlı yayına katılarak Burdur izlenimlerini aktarmaya çalıştı. Aslında işin özünde ve temelinde su yoksa tarım da yok ama başka bir tarımın mümkün olduğunu gittiği her noktada söylemeye çalışan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımıza ben Burdur’umuzun içme suyu havzasını nasıl koruyabileceğimizi, neler yapabileceğimizi anlatmaya çalıştım. Sağ olsun İnsuyu’nu da ziyaret etmiştik, geçtiğimiz yıllarda içinde dilek havuzu, büyük gölü olan İnsuyu Mağarasının içinde su kalmadığını görünce nedenini sordu, yanıtını kısmen biliyor olsa da ben dilim döndüğünce anlatmaya çalıştım. Bugün sulu tarıma mahkûm edilen İnsuyu Havzası geçtiğimiz yıllarda çok değil 10-15 yıl önce 7-8 metreden su çıkartabiliyorken, şu anda içme suyu derin su sondajlarımız 200 metrede su arıyor. Bugün su bulmakta zorlanıyoruz. Suyu kaybettiğimiz anda, tarımı da kaybedeceğiz. İşte o gün başkanımızla ne yapabiliriz diye konuşurken bize karakılçık tohumu verip, bu tohumu ektirip, bu tohumu da alabileceğini bana ifade etmişti. Buğday değersiz olduğu için üretmedi bizim çiftçimiz, buğdayı ürettiği fiyata satamadığı için üretmekten vazgeçti, bu nedenle Türkiye Cumhuriyeti geçtiğimiz yıl 10 milyon tonun üzerinde buğday ithal etmek zorunda kaldı. Bakın geçtiğimiz günlerde sayın cumhurbaşkanımız savaş halindeki iki ülkeyi Türkiye’de gıda koridoru açabilmesi için ülkeye davet etti ve bugün savaş halindeki iki ülkeden buğday almak zorundayız. Bu ülkenin mümbit toprakları maalesef yanlış tarım ve hayvancılık politikaları nedeniyle bugün değersizleşti. Bugün organik madde miktarı çoğu noktada yüzde 1’in altına ulaştı. Artık köylümüz köyünden vazgeçiyor, biz zannettik ki, köylerimize yollarına asfalt döker, parke taşı döşer, köylerimizin binalarının camlarını değiştirirsek, köylümüz köyünde kalacağını zannettik. Halbuki köylümüzü köyünde bırakacak bir tek argüman var, o da üretiminin değerli olmasıdır. Biz bu projeyi başlatırken köylümüzü inandıramadık, 2 bin 160 liraya buğdayın en fazla kilosu alınırken, burada ziraat odası başkanımızda yemin billah ede ede inandırmaya çalışırken muhtarlarımızı, muhtarlarımızın öncülüğünde köylümüzü inandırmaya çalışırken 3 bin 500 liraya fiyat çıkarsa biz 7 bin liraya alacağız taahhüdünde bulunurken, köylülerimiz bize inanmadı. Geçtiğimiz yıllarda köylerimize gittik bir fasulye birliği oluşturalım dedik. Maalesef köylümüzü inandıramadık çünkü öyle bir hale geldi ki baştakinin alttakinin ne söylediğinin kıymeti kalmadı. Bizler, bu ülkeyi yönetenler verdiğimiz sözleri tutamadık. Çiftçimizi koruyamadık. Bugün üretimden vazgeçiyorlar. Yanlış politikaların neticesinde şu anda içme suyu havzamızın yanı sıra birçok yaptığımız baraj da boşaldı çünkü teke yöresinin başkentinde biz büyükbaş hayvancılığa vatandaşımızı zorladık. Büyükbaş hayvancılık yapmasının daha karlı olduğunu onlara anlattık. Bugün yem süt paritesinin 1’in altına düştüğü noktada vatandaşın sütünü satarak, yem almak zorunda kaldığı bir sistem içinde ve ırkın değiştiği bir noktada ne kadar yem, o kadar süt gibi bir döngüye üreticimizi soktuk. İzmir Tarım Dairesi Başkanlığımızın ve kendi mesai arkadaşlarımızın özverileri ile bu projeyi başlattık. Bize geçen sene inanmadılar hatta biz o alandan geçtikten sonra bunu yapamazlar dediler. 3 bin 500 lira verilmesi halinde 7 bin lira vereceğimizi söylemiştik. Bu yıl açıklanan 7 bin lira fiyatın karşılığında 14 bin lira çiftçimizin ürettiği ton başına fiyat verilecek. Bugün en az hasat eden çiftçi kardeşimizin dönüm başına 250-300 kilo buğday aldı. Kaba bir hesap yaparsa 100 gün boyunca tarlasında yatacak fasulye üreticisinden belki 4-5 kat daha fazla para kazanacak hem de tarlasına senede en fazla 5 kere uğrayarak önemli bir kazanç elde etmiş olacak. Biz birlikte kazanmayı teklif ettik, Burdur Belediyesi olarak biz bu işi sadece büyükşehir belediye başkanımızın katkılarını çiftçilerimize anlatmak ve başlatmakla mükellefiyetimiz oldu. Bugün bin dönüm arazide belki çok büyük bir anlam ifade etmez ama yerel yönetimlerin zorunluluğu olmayan bir projeyi aslında bir laboratuvar deneyi olarak bizi yönetenlere sunmaya çalıştık. Önemli bir örnektir, bence faydalanılmalıdır. Suyu kaybetmemek ve ülkenin dışa bağımlılığını azaltmak adına atılacak en önemli adımdır. Biz bu projeyi büyüteceğiz daha da büyümesini istiyoruz” açıklamasında bulundu.
Hasat programında son konuşmayı ise İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanvekili Mustafa Özuslu yaptı.
BİZ VATANDAŞIMIZDAN ALIM GARANTİSİ İLE ALIYORUZ.
Başkanvekili Özuslu “Öncelikle “Başka Bir Tarım Mümkün diyerek” büyük bir vizyon açıp değil sadece İzmir değil, Türkiye için hatta Dünya için çevremizdeki diğer ülkeler için Karakılçık Buğdayının tüm yurda yayılmasında takipçisi ve o projenin yaratıcısı olan sayın Tunç Soyer’in sevgilerini ve muhabbetlerini getirdim. Sizleri çok seviyor. Hasatı yapmanızdan dolayı sizlere çok teşekkür ediyor. Bundan sonrada bu birlikteliğimizin devam edeceğini benden bu mesajı vermemi rica etti. İzmir Büyükşehir Belediyesi olarak Karakılçık Buğdayı için Vatandaşımızdan, Çiftçimizden ve Belediye Başkanımızdan gelen talebi ileteceğim. Emininki başkanımız bunu memnuniyetle karşılayacak. Çünkü biz Türkiye’de karakılçık buğdayını üreterek çoğaltmak istiyoruz. Sizin talebiniz bizim vizyonumuza çok uygun düşüyor. Böyle bir talep gelmiş olması onu çok mutlu edecektir. Bu sayede vatandaşımızda daha atalık tohumu üretilmiş sağlıklı bir gıdaya da kavuşmuş ve yaklaşmış olacaktır. Biz vatandaşımızdan alım garantisi ile alıyoruz. İzmir’de de Burdur’da da biz 14 TL’den alıyoruz. Sizler üreticisiniz yani bu ülkenin doymasını sağlayan insanlarsınız. Bizim ortaya koyduğumuz büyük vizyon derki “Doyduğu yerde doymalı insanlar” Biz köylümüzü kırsal kesimde yaşayanları kendi yerlerinde tutabilirsek onların daha çok üretmesini daha konforlu bir hayat sürebilirsek Başka Bir Tarım Mümkünde esas amacı budur. Gerçekten yaşanabilir bir Türkiye daha kısa zamanda ve hep birlikte ulaşmış olacağız. Hepinize katıldığınız için teşekkür ediyorum” dedi.
Program Ata Tohumu, Ata Toprağı ile Buluşuyor Projesinin hasat filminin izlenmesi ile sona erdi.