Değerli okurlarım, ilimizle ilgili yerel meselelere sıkça yer verirken, bu yazımı toplumun her kesimine yönelik son dönemde gündeme gelen bir takım olayları da dikkate alarak kaleme aldım. Bu yazımın anlaşılabilir ve kabul edilebilir olması için inançlı bir kimse olmak gerekmektedir. Zaten inanç yoksa sanıyorum yazdıklarım baştan ret edilecektir.
***
‘Üç günlük dünya’ denir ömrü hayatımız boyunca bu döngü. Yaşadığımız çevrenin etkileriyle fıtratımız şekillenir karaktere bürünür.
Karakter ki bazen efendiliği ile öne çıkar, bazen de haylazlığı ile çıkıverir karşımıza.
Ne yazık ki kişinin yaşadığı toplum, içerisindeki çevre yozlaşmışsa ve karakteri de oturmamışsa iyi veya kötü hemen kişiliği de bir şekilde etkilenir.
*
Aklı başına geldiği andan itibaren insanın çevresinde makam mevki meraklıları, kısa yoldan servet sahibi olma ihtiraslı örnekler olunca ve olduğunda gelecekteki hedefler de o yönde ilerleme kaydediyor.
Makam, mevki için yürümesi gereken de bir yol var işin özünde. Gittiği yolda basamakları yoldaşlarıyla aşar, bazen sırtına çıkar, bazen sırtından inmez. Bir zaman olur o hayal ettiği mevkiye gelir ve makama oturur. Sonra…
Sonrası malum; Hesap günü için mutlak bir hesap olmalı ki hesaba çekilsin. Basamakları yoldaş olarak görmeyen, sırtına çıktığında güç değil eşek yerine koyan bir kişilik, hesap günü hesabını verir. Kaçarı da yoktur.
*
Yıllarca çalışılıp, emek verip, emekle kazanılan paraları, daha fazlası için güya yatırım ayağıyla yatıranlar ile borçlanıp umut bağlayanlar bir yana; insanların bu emeklerini, alın terlerini, dişinden aşından artırdıklarını dünyevi idealler, günü birlik keyiflerin acısını çıkarmak için sömüren bu kişiliksizlere ne demeli? İnsanları sömürüp, dolandırıp orta yerde bırakan ey mahlukat! Kendi menfaatiniz için köşeyi dönmeyi yol ederken Sıratı geçebilecek misiniz? Merak etme Sırata varmadan ön hesap günü var. Yeryüzünde de ilahi adalet tecelli ediyor, edecektir.
*
Üzücü olan ise kişiliksiz mahlukatın yaptığı sömürücü, dolandırıcı davranışları din kisvesinde yapmaları, kendilerini müslüman kimse olarak tanıtıp, güya İslami ahlakı inanan, uygulayan biri olarak güven kazanıp aksine bu ahlaksız ve kitapsız fiillerini gerçekleştirmeleridir. Masum ve mağdurların dini duygularını sömüren bu mahlukat hesap gününden ise bihaberdir.
*
Kendine, çevresine, yaşadığı topluma zarar vermeden, hayatını yaşayan bir kimselere söyleyecek olumsuz bir sözüm yok.Lakin, ister dolandırıcı olsun, ister yoldaşını yarı yolda bırakan olsun isterse amellerini dini kisve ile yapıp kul hakkı yiyenlere her daim yeryüzünde ve ahirette yaklaşan hesap günü öncesi Hz. Mevlana’dan alıntıladığım bir sözle nasihatte bulunmak istiyorum
Yüksekden düşenin parçası bulunur, bulunur da gönülden düşenin parçası bulunmaz..!
