Defalarca tecavüz ettiği N.Y. tarafından başı kesilen N. Gider’in, yaptıklarını içki masalarında anlattığı ama köylülerin korkup jandarmaya gitmediği ortaya çıktı.
Isparta’da, tecavüz ettiği N.Y. tarafından öldürülen Nurettin Gider’in yaptıklarını köylünün de bildiği ancak “Başımıza bela olur” diyerek jandarmaya haber vermediği ortaya çıktı. Yalvaç ilçesi-Korukaya köyünde, kendisine silah zoruyla defalarca tecavüz eden eşinin eniştesini pompalı tüfekle öldüren, ardından da başını kesip “Aleme ve bütün erkeklere ibret olsun. Millet kelle görsün. İşte namusumla oynayanın kellesi” diyerek köy meydanında kahvehanenin önüne atan 25 yaşındaki 2 çocuk annesi N.Y. tutuklandı. Genç kadının ifadesinde anlattıkları ise aylardır yaşadığı işkenceyi gözler önüne serdi.
BİBER GAZI SIKMIŞ
Kendisi de evli ve 2 çocuk babası olan 35 yaşındaki Nurettin Gider’in yaptıklarını anlatan N.Y.’nin, “Kafama silah dayıyordu. Tecavüz sırasında bağırmamam ve direnmemem için önce biber gazı sıkıyordu. Ardından da ‘Gazı yedin, ses çıkarırsan şimdi mermiyi de yiyeceksin’ diye tehdit edip tecavüz ediyordu. Bunu her tecavüz öncesi yapıyordu. Artık dayanamıyordum” dediği öğrenildi. Nurettin Gider’in tecavüzler sırasında kullandığı biri kurusıkı, diğeri de 7.65 milimetrelik iki tabanca da evinde bulundu. 5 aylık hamile olan N.Y.’ye, çocuğun tecavüzcüsünden olabileceğini söylemesi üzerine DNA testi yapılacağı öğrenilirken gece hayatına düşkün olan Gider’in, tecavüzleri içki masalarında anlattığı, köyde günlerdir bunun konuşulduğu da ortaya çıktı. Ancak korkan köylülerin, “Bizden duyulmasın. Nurettin Gider başımıza bela olur” diyerek güvenlik güçlerine haber vermekten kaçındığı da belirlendi.
JANDARMA İNANMADI
Yaşadıkları şoku anlatan Koruyaka köyü muhtarı Yahya Yıldırım, “Bu cinayet hepimizi şoke etti. Köyün bilinen tarihinde hiç cinayet olayı yok. Bizim köyümüzde kavga bile olmaz” dedi. N.Y.’nin, Nurettin Gider’in başını köy meydanına attıktan sonra eve gidip 156 Jandarma İmdat hattını arayarak olanları anlattığı ortaya çıktı. Buna göre duyduklarına inanamayan jandarma hemen muhtarı aradı, muhtar da köy meydanına gitti ve kesik başı görünce jandarmayı yeniden arayarak, “Olay doğru” bilgisini verdi.
NURETTİN G.’Yİ ÖLDÜREN 5.5 AYLIK HAMİLE N.Y.’YE YASAL OLARAK KÜRTAJ YAPILAMAYACAĞINI BİLDİRDİ
Isparta Barosu Kadın ve Çocuk Hakları Komisyonu, Isparta’nın Yalvaç ilçesinde kendine tecavüz ettiğini öne sürerek Nurettin G.’ yi öldüren 5.5 aylık hamile N.Y.’ye yasal olarak kürtaj yapılamayacağını bildirdi. Komisyon, bebeğin dünyaya geldikten sonra anne tarafından istenmemesi halinde devlet korumasına bırakılması anneye de cezaevinde psikolojik destek sağlanması görüşünde.
Isparta’nın Yalvaç ilçesi Koruyaka Köyü’nde kendisine tecavüz ettiğini öne sürdüğü Nurettin G’yi av tüfeğiyle öldürdükten sonra başını keserek köy meydanına atan 25 yaşındaki iki çocuk annesi N.Y, adliyedeki ifadesinde 5.5 aylık hamile olduğunu ve çocuğun kendisine tecavüz eden N.G’den olduğunu ileri sürmüş ve çocuğu istemediğini ifade etmiş, Antalya Kadın Danışma ve Dayanışma Merkezi Derneği Üyesi Prof. Dr. Gürsel Öztunalı Kayır da kürtaj yapılması gerektiğini savunmuştu.
HEM SAĞLIKSIZ HEM YASAL DEĞİL
Isparta Barosu Kadın ve Çocuk Hakları Komisyonu’na göre kadının kürtaj istemesi doğal hakkı ama 5.5 aylık hamile bir kadına kürtaj yapılması yasal olarak mümkün değil. Baronun Kadın ve Çocuk Hakları Komisyonu adına görüş bildiren Avukat Filiz Arseven, “Kadının bir saldırıdan ötürü hamile kalması neticesi bu çocuğu doğurmak zorunda bırakılması kadın haklarına ve cinsiyet eşitliğine uygun değildir. Ancak söz konusu olayda kürtaj için yasal sürecin geçmiş olması nedeniyle 5.5 aylık hamile bir kadının kürtajı hem sağlık açısından elverişsiz olmakla birlikte yasal olarak da mümkün değildir. Doğacak olan çocuğun anne tarafından istenmemesi halinde çocuk devletin bakım ve koruması altına alınacaktır. Psikolojisi bozulması muhtemel annenin bu süreçte kendisine ve bebeğe zarar verecek eylemlere kalkışmaması için cezaevinde psikolojik destek alması şarttır” dedi.
ÇOCUKLAR PSİKOLOJİK DESTEK GÖRMELİ
Isparta Barosu Kadın ve Çocuk Hakları Komisyonu olarak bu olayla ilgili davanın takipçisi olacaklarını belirten Arseven, olayın her iki tarafının da çocuklarının düşünülmes gerektiğini kaydetti. Arseven, “Burada sadece kadın değil kadının ve maktulun çocukları da mağdur durumdadır. Bu çocuklar gelecekte toplumda hayatlarını sürdürecek bireylerdir. Sağlıklı huzurlu toplum için çocukların da huzurlu bir çevrede yetişmeleri gerekir.Küçük yaşta böyle bir psikolojik yıkım yaşayan çocuklar devlet kurumları ve sivil toplum kuruluşları tarafından mutlaka desteklenmeli ve psikolojik destek görmeleri sağlanmalıdır” şeklinde konuştu.
SUÇLU KADIN MI TOPLUM MU?
Bu olayın ataerkil toplumda kadının konumunu gösteren bariz bir örneği olduğunu aktaran Arseven, şunları söyledi: “Cinayetin hiçbir türlüsü tasvip edilemez. Fakat burada sorgulanması gereken asıl mesele bu kadının cinayeti neden işlediği ve bu nedeninin altında yatan toplumsal sebeplerdir. Bugün şiddet, taciz, tecavüz, cinayet kıskacındaki Türk kadının toplumsal konumu daha kötüye gitmektedir. Öyle ki artık hukuki anlamda yapılan düzenleme ve yaptırımlar durumu tersine çevirmeye yetmemektedir. Bu durumun çözümü sadece hukuki değildir. Kağıt üstündeki hukuki önlemler sadece destekleyici olabilir. Asıl mücadele toplumda yerleşmiş inanç ve kültür kalıplarının yıkılmasına yönelik olmalıdır. Toplumda var olan kadının cinsel bir obje, namusunu korumakla mükellef olan kişi (erkeğe bu mükellefiyet yüklenmediği halde bu kadına yüklenmekte), evin hizmetçisi, çocukların anası olma algısı mutlaka yıkılmalıdır. Saldırıya maruz kalan kadın belli nedenlerden ötürü adli mercilere başvurmamaktadır. Kadın, yaşadığı korkunç olayı tıbbi açıdan ispatlayabileceğinden kaygı duymaktadır. Bunu açıkladığında başta eşi, ailesi, tüm çevresi ve hatta tüm toplum tarafından olumsuz tepkiye eleştiriye maruz kalmaktan, suçlanmaktan korkmaktadır. Sanığın cezalandırılmayacağından, tek suçlunun kendisi olarak görüleceğinden, adli mercilerin olayı yeterince araştırmayacağından endişelenmektedir. Saldırgan çoğunlukla tanıdık olduğu için saldırganın bundan sonraki hayatından kendini rahat bırakmayacağından endişe duymaktadır. Tüm bu nedenlerle kadın adli mercilere başvurmamakta, başına gelen bu talihsizlikleri kimseye haber vermeden kendi içinde yaşamaktadır. Burada fail olarak görülen kadın aslında mağdurdur. Hiçbir cinayet tasvip edilemez ama bu cinayetin neden işlendiği burada suçlunun kadın mı toplumu yoksa topumdaki yanlış inançları mı olduğu mutlaka sorgulanmalıdır.”
Kaynak: Haber32.com.tr