31 Mart 2019 Yerel Seçimleri kimilerine göre beka meselesi iken kimilerine göre beka meselesi değil. Ülkenin geldiği nokta aslında bu; hiç kimse tek bir yerde buluşamıyor. Ülkemiz maalesef kutuplaştı ve bu kutuplaşma giderek sertleşiyor.
Bu kutuplaşma ortamı insanları gerdi. Bu gerilmenin ve kutuplaşmanın yaşanmasında çok sık yaşadığımız seçimler ve seçim atmosferleri büyük etken. Çünkü seçim atmosferinde siyasi partiler ve liderleri söz dalaşına girerek tabanlarında safları sık tutmaya, tabanını kenetleme çabası içerisinde bir strateji sürdürüyor.
Doğal olarak insanlar bu söz dalaşmalarından bir hayli etkileniyor. Tabi bunda biz medya mensuplarının da maalesef az da olsa payı var. Medya, dikkat çekmek, olayın özü çok tüketilebilir bir boyuta yani tabiri caizse hap şeker haline getirerek okuyucunun, dinleyicinin ve izleyicinin önüne servis ediyor. Haberleri, olayları, siyasi söylemleri cımbızla çekercesine alıyor, onları işliyor ve servis ediyoruz. Aslında bu işin doğası gereği böyle yapılıyor. Eğer biz medya mensupları haberi ve olayları bir unlu mamül gibi geç sindirilebilir olacak şekilde servis etseydik belki insanlar haberi okumak, dinlemek veya izlemek yerine başka seçenekleri değerlendirebilir. Belki de o yüzden kısmen bu kutuplaşmalarda payımız olsa da asıl ortamı geren siyasilerin söylemleri ve siyasi stratejileridir.
Genel veya yerel seçim ne olursa olsun siyasi parti mensuplarının tek amacı vardır; rakiplerinden daha fazla oy alabilmek. Bu yolda ne gerekiyorlarsa da bu amaca hizmet etmek için gereken stratejiyi kendi pencerelerinden yapıyorlar. Maalesef bu stratejiler geliştirilirken halka yansıyan sosyo-psikolojik etkilerin meydana getireceği sonuçları çok az düşündükleri kanaatindeyim.
Kutuplaşmadan siyaset yapılmaz mı? Tabi ki yapılabilir ama kutuplaşmadan beslenen bir sistemde uzlaşmacı ve barışçıl siyasetin yeri çok uzak. Kutuplaşmadan siyaset yapıldığı takdirde medeniyet olarak ileriye gideceğimizi düşünüyorum. İnsanları kırarak, kötü sözler sarf ederek, bel altı siyaset üreterek, kişiyi toplum karşısında rencide edici bir dille ithamlarda bulunmak yerine barışçıl bir tutumla ve kişinin gönlünü kazanmaya yönelik bir anlayış ile siyaset yapılması daha doğru olacaktır.
Bu noktada kutuplaşma ortamı ile birlikte siyasi tabanın da gerilmesi sonucu kendi aralarında girdikleri bu kırıp döken tartışmalar insanları kin ve nefrete sürüklüyor. Aslında hoşgörüyü, saygıyı ne çabuk unutuyoruz. Birbirimizi eleştirmeden önce aynaya bakmamız ve daha sonra da düşünerek, irdeleyerek ve pozitif bir şuurla davranışlarımızı şekillendirsek daha doğru olacaktır.
31 Marttan sonra 1 Nisan var. 1 Nisan günü, hepimiz arkadaş, dost, kardeş, tanış, akraba olarak kalmak istiyorsak sözlerimize ve davranışlarımızı tartarak gerçekleştirmemiz gerekiyor. Aksinin icra edilmesi kötülüğe hizmet etmektedir.
Doğru bil şuurlu yaşa…
