Dilimizde tüy bitti bitmesine ama nihayet yazdığımız yazılarla, yaptığımız haberlerle Burdur’un günübirlik turizminin son dönemde gelişmesine hem manen hem fiilen katkıda bulunmuş olmanın haklı gururunu yaşıyoruz.
Burdur’un turizmden hak ettiği katma değeri sağlaması için gereken mücadelemiz devam edecek. Burdur turizminin gelişmesini neden istiyoruz öncelikle bunu irdelenmesi gerektiğini vurgulamak istiyorum.
Burdur il merkezi ve il geneli nüfusu bakımından küçük iller arasında. Ancak banka mevduatına baktığımızda epeyce ses getirdiğini açıkça belirtebiliriz. Zira edindiğimiz bilgilere göre bankalarda yatan ve üreyen bu mevduatı yatırıma çekemediğimiz müddetçe Burdur’un gelişmesini beklemek biraz ütopik bir düşünce olmaktadır.
Burdur’da bir elin parmaklarını geçmeyecek sanayici iş adamımız haricinde Burdur’da sezonluk sektörler haricinde üretime ve katma değere katkıda bulunan firma sayısı bulmak çok zor. Ülke ekonomisinin gidişatına bakıldığında inşaat, tarım ve hayvancılık ve mermer sektörleri dönemsel bir travma yaşıyorken, Burdur’un ekonomisini ayakta tutma arzusunu ancak 365 gün bacası tüten fabrikalar ile yapabiliriz.
Burdur’da sanayi gelişmediği müddetçe dışarıdan gelen öğrenci, blok mermer ticareti yapan kısmi sanayici, karnını zor doyuran ve devlet desteği almadan yaşama şansı olmayan çiftçi ve katkısı az da olsa ilimizde vatani görevlerini yapan askerlerle il ekonomisinin işler vaziyette olmasını bekleyemeyiz. Keza ülke ekonomisinin kötü gidişatı bu zincir halkalarından bir ya da bir kaçını etkilediğinde yaşattığı kelebek etkisi tüm sektörleri derinden etkiliyor ve piyasanın allak bullak olmasına neden oluyor.
Burdur’un acilen bir yol haritası belirlemesi gerektiğini yüzlerce kez vurguluyoruz ancak henüz bir adım mesafe kaydedilmiş değil. Sanayisi olmayan bir ilde işsizlik de olur, sıcak para da dönmez. Peki sanayi olmazsa olmaz mı? Tabi ki büyük ölçekli bir organize sanayiniz yoksa eldeki imkanları en üst verimle işler haline getirebilirsek Burdur’un gelişmesinin önünü açabiliriz. Bunu da şimdilik ancak günübirlik turizm ile sağlayabiliriz.
Geçtiğimiz günlerde yazdığım bir köşe yazısında epeyce tepki almıştım. Yazımda anlatmak istediğim Salda Gölü’ne ziyaretçilerin olduğu ancak altyapısal eksikliklerden kaynaklı ziyaretçilerin para harcamamasından kaynaklı il ekonomisine katkısının bulunmamasıydı. Salda Gölü başta olmak üzere günübirlik turizmden elde etmediğiniz gelir bir adım ilerletmez. Gelir yoksa zarar edersiniz.
Günübirlik turizmden en üst katma değeri sağlamak istiyorsak yeterli altyapıyı hazır hale getirmeliyiz. Salda, Sagalassos, Kibyra, Lisinia, İnsuyu Mağarası ve Burdur Müzesi gibi tarihi, antik ve doğal güzellikleri sadece insanları getirtmekle ancak kuru bir kalabalık elde etmiş oluruz. Yerli ve yabancı turistlerden, ziyaretçilerden açık bir dille parasını Burdur ili sınırlarında harcatamıyorsanız boşa kürek sallamış olursunuz. Bunun kısaca adı turizm olmaz toplu konukseverlik olur.
Burdur’da öncelikle eğer turizmden bir yol alınacaksa turisti en az 2 gece konaklatmalısınız. Otelleri de Salda Gölü’nün dibine yapmanıza gerek yok. İlimiz merkezinde şuanda yapımı devam otel ve Mehmet Akif Ersoy Üniversitesinde Spor Toto’nun sponsorluğunda yapılan otel dahil olmak üzere 10’dan fazla otel bulunuyor. Tabi ki mevcut talepte bunlar yeterli olabilir ama günübirlik ziyaretçileri en az 2 gece konaklatmaya başlarsak bu otellerin yatak kapasitesi yeterli olmayacaktır. Turistleri konaklatmak demek il merkezinde ticari bir hareketlilik kazandırır. Bu da il ekonomisine sıcak para girmesine olanak sağlar. Bu yüzden öncelikle ilimiz günübirlik turizminin altyapısal eksikliklerini bir an evvel tespit edip, gidermek bunun yanı sıra tur şirketleriyle anlaşmalar yapıp konaklamaya yönelik çalışmalar yapılması gerekmektedir.