2020 yılının başından beri başımıza musallat olan Korona virüs pandemisinden dolayı sanıyorum etkilenmeyen yoktur. Bir gazeteci olarak mart, nisan ve mayıs aylarında yoğun bir şekilde vatandaşımızı uyaran çağrılarda bulundum. Fakat, iş öyle bir hal aldı ki vatandaş evde kala kala ekonomi patlar hale geldi. Esnafımız o dönemde hem yasaklar dolayısıyla hem de duyarlı olmak suretiyle evde kalan vatandaşlarımızın alışveriş alışkanlıklarının değişmesi üzerine zorluklar yaşadı. Sanırım cirosu düşmeyen nadir esnafımız vardır. Zincir marketler haricinde iş yapan , ay sonunu getiren işletmeler çok nadir görüldü. Esnafımız aslında bu süreci krediyle borçlanarak kurtarıyormuş gibi görünüyor.
Ağustos ayında gerçekleşen bayram ziyaretleri, yaz sezonunun gelmesiyle birlikte tatil seyahatleri ve düğünler korona virüsün yayılmasına zemin hazırladı. İşte geldiğimiz noktada il merkezinde sıfır vakadan resmi kaynaklar açıklamasa da iddialar edildiği üzere onlarca pozitif vakaya ulaşmış bulunmaktayız.
ÇEMBER DARALIYOR
Maalesef ki ilimizde çember daralıyor. Burdur küçük bir şehir. Şehir içinde geçen ambulanslara dikkatlice bakarsanız Covid19’lu hastaların sevkini rahatlıkla görebilirsiniz. Şehrimizde birçok mahallede, apartmanlarda karantinalar sürüyor. Kaç dairede, kaç apartmanda, kaç kişi karantinada? Bilmiyoruz.Devlet hastanesinde kaç hasta tedavi görüyor? Bilmiyoruz. Resmi kaynaklar, topu Sağlık Bakanlığına atıyor. Sanırım kulaktan duyma bilgilerle ilimizde Covid19 rakamlarını bir süre daha konuşmaya devam edeceğiz.
Buradan tüm esnaflarımızı aslında çağrıda bulunarak, daha zor günlerin yaklaştığını vurgulamak isterim. Zira, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, son açıkladığı rakamlarda 1. Dalganın 2. Pik noktasını yaşadıklarını vurguladı. Önümüzdeki sonbahar ve kış döneminde vatandaşların bağışıklığının düşeceğini ön görü de bulunursak henüz 2 . dalga salgının ne boyutta olacağını kestirmemiz mümkün değil. Önümüzdeki süreçte turizm sezonunun sona ermesi ile birlikte bir takım kısıtlamaların geri geleceği aşikar. Eğitim ve öğretimin uzaktan sürdürülme gerçeğini de baz alırsak il ekonomisi üniversite öğrencilerinin büyük katkısıyla çark eden Burdur için esnafımızın zor günlere yönelik tedbirlerini artırması zorunlu görünüyor.
Esnafımızın kira, sgk primi, fatura, vergi, personel maaşı gibi temel giderlerini öncelikle ay içerisinde çıkarabilmesi için giderine göre bir ciroya ihtiyacı var. Esnafımız eğer istediği ciroları yapamaz ise öncelikli tedbirini işçisini çıkararak yapar ki bu da işsizliğin Burdur’da artması demek. Esnafımız, kirasını, vergisini, sgk primlerini ödeyebilmesi için kazanç sağlaması gerekiyor. Bu bağlamda vatandaşımızın da harcamalarını ötelememesi, ilimizin esnafına sahip çıkması büyük önem taşıyor. Ayrıca dükkan sahiplerinin de bu önümüzdeki zor günlerde kiracına hem ödeme kolaylığı hem de bir takım indirimlerde bulunabilmesi sürdürülebilir bir ekonomi için olmazsa olmazlardandır. Dükkan sahibi vicdanlı olup, kapitalist bir anlayışta değil empati yaparak insancıl bir bakış açısında olursa bu süreci daha az kayıplarla atlatabiliriz.
Sözün özü; Yumurtlayan tavuğu kesmeyin!