Yarın kalan ömrümüzün ilk günü - Burdurweb, Burdur HaberBurdurweb, Burdur HaberYarın kalan ömrümüzün ilk günü - Burdurweb, Burdur HaberBurdurweb, Burdur Haber
SON DAKİKA

Yarın kalan ömrümüzün ilk günü

Son Güncelleme :

30 Aralık 2019 - 10:37

Yarın kalan ömrümüzün ilk günü
----- REKLAM -----

Bu ay ki köşe yazımda (Burdurweb Dergisi Aralık 2019) bir bakıma il meselelerinin dışına çıkarak insani meselelere değinmek istiyorum. İnsanoğlu; 9 ay 10 günlük serüvenin ardından dünyaya gelir. Doğar, büyür, yaşar, yaşlanır ve ölür. Eğer sağlıklı bir birey olarak dünyaya gelmişse karşısına çıkacağı durumlar ile sağlıksız bir şekilde dünyaya gelip karşısına çıkacağı durumlar birbirinden epeyce farklıdır.

İnsan, hayatı boyunca bir takım zorluklara göğüs germek zorundadır. Bu hayatın değişmeyen bir parçasıdır. İnançlara göre değişmekle birlikte her insanın kendine has parmak izi gibi diğerlerinden farklı imtihanı vardır. Klişeleşmiş bir söz bütünüdür; “İmtihan dünyasındayız” tabiri. Ben de buna inanan biri olarak bunun dışında ve farklı düşünen her insana ise saygı duyuyorum.

Kimi varlık içinde kimi yokluk içinde bu dünyaya geliyor. Kimi engelli kimi ise bir sağlık sorunu olmuyor, kimi de sağlıklı doğup sonradan hastalanıyor, sakat kalıyor. Kimi öksüz, kimi yetim doğuyor, kimileri de yedi sülalesi eksiksiz bir ömür sürüyor. Herkesin kendine göre bir imtihanı var dememizden kastım, bu dünyaya gelmiş geçmiş milyarlarca insanların hepsinin de birbirinden farklı koşullarda bu dünyada yaşam mücadelesi vermesidir.

Her insanın çevresinde gördüğü insanlara karşı avantaj ve dezavantajları vardır. Sadece bu kıyaslama sadece çevresindeki insanlar için değil yaşadığı ev, mahalle, semt, ilçe, il, ülke ve kıta için de geçerlidir. Afrika kıtasında yaşayan bir insanla Asya kıtasında yaşayan insanın avantaj ve dezavantajları aynı olamaz. Hepimizin kendine göre ayrı soruları ve bu sorulara olan yanıtları vardır. Cenab-ı Hak, “Allah, bir kimseyi ancak gücünün yettiği şeyle yükümlü kılar. Onun kazandığı iyilik kendi yararına, kötülük de kendi zararınadır.” Ayetinde belirttiği üzere her bir yarattığı varlığa taşıyabileceği ölçüde sorumluluk vermiştir. Bu noktada inançlı bir insanın şikayet etmesinin bir anlamı yoktur. Bu ayette belirtildiği üzere herkesin yaptığı iyilik kendi yararına olduğu gibi kötülük de kendi zararınadır.

İnsanlar, yaşadığı hayatın şuuruna belli yaşlarda varırken, bazen de ömrü boyunca bu şuuru edinemeden bu hayattan gider. İnsanların bu şuuru idrak edebilmesi kendi çabasına bağlıdır. Yaşadığımız hayatın bize verdiği yük, taşıyabileceğimiz boyutta olduğu inancında olduğumuza göre bize düşen var olan gücümüz ile mücadele etmektir. Bu mücadeleyi ise iyilik merkezli bir yön tayin ederek vermeliyiz. Kıskançlık, kibir, fitne ve fesat düşünce ve fiiller ancak insanın kendisine zarar vermektedir. İnsanların kendi çıkarları için yaptığı her kötülük, hem kendisine zarar vermekte hem de diğer insanların da hayatını olumsuz etkilemektedir. Bu noktada insanların hayatın gerçeklerine olan bilincini yakalayıp hayatını doğru yönde şekil vermesi sonraki hayatı için bir tercihtir. Eğer bir insan hem bu dünya için hem de ahireti için şuurlu bir şekilde hayat yaşar, iyilik ve güzellikten ayrılmaz kendi tekamülü için bir hayat sürerse o zaman hakkını inşallah teslim etmiş olacaktır.

Hani bir söz vardır, rüzgar eken fırtına biçer diye. İnsanlar yaptığı davranışların karşılığını elbet bir gün hem bu dünyada hem de ahirette mükafat veya bedel ödeme şeklinde görür. İnsanların dünyada yaşayan her canlı gibi bir ömrü vardır. Her canlının aldığı her nefesin kıymetini bilerek mücadelesini vermek zorundadır. Bir insanın bugün yapacağı işi yarına terk etmemesi gerekir. Kısıtlı bir ömrün, engellerle dolu olduğu bir uzun ince bir yaşam yolunda, boşa kaybedecek bir anımız dahi bulunmamaktadır. Zira yarın kalan ömrümüzün ilk günüdür…

----- REKLAM ----- ----- REKLAM -----