Bu yazımda kendi içimde dertlendiği bir konuyu dile getirmek istiyorum.Aslında dertlendiğim konu ise Burdur. Yaşadığınız il için çaba gösteriyorsunuz, emek harcıyorsunuz, vaktinizin büyük kısmını ayırıyorsunuz ama nedense hep taşlanıyorsunuz.Bu konu sadece benim için değil, Burdur’da yaşayan çoğu insan için geçerli.
Burdur’da bir insan başarılı ve doğru işler yaptığı zaman taşlanmaya başlıyor.Hemen başarısı küçümsenip değersiz hale getiriliyor.İşte işin en kötü yanı da bu. İnsanlar arasındaki gereksiz ego ve çekememezlik başarılı insanı işinden soğutuyor.İlimizde başarılı insanların olması normal şartlarda büyük bir avantajdır.Ama ne hikmetse bu bizde dezavantaj konumuna düşüyor.İlimizden yaşanan kişiler arası kısır çekişme en çok ilimize zarar veriyor.Bu yüzden de ilimizdeki eksiklikler bir türlü giderilemiyor. Bu yüzden de bizi komşu şehirlere seyahat etmemizi sağlıyor.Sonucunda ne mi oluyor? Bu kısır çekişmeler yüzünden sadece biz kendimizi cezalandırmış oluyoruz.
Bu işe başladığımdan ilk andan itibaren köşe yazılarımda ilimizin turizm potansiyelini sürekli dile getiriyorum. Burdur için iki önemli gelişim maddesi olarak gördüğüm “Sanayi ve Turizm” başlıklarını bıkmadan, usanmadan ve yılmadan da söylemeye devam ettik ve ediyoruz..Turizm konusunda son yıllarda ilimizin ne kadar yol aldığını siz değerli okuyucularımızın takdirine bırakıyorum.
Son yılların en büyük konusu olan Salda Gölü hakkındaki düşüncelerimi paylaşmak istiyorum. Burdur’un Yeşilova İlçesinde bulunan Salda Gölü yaşım gibi 29 yıl önce de ordaydı, 59 yıl öce de ordaydı, 500 yıl öncede ordaydı belki de 5000 yıl öncesi de ordaydı ama şimdi ne oldu da bu kadar göz önünde oldu onu bir hatırlatmak isterim.İnsanlar bazı şeyleri çok çabuk unutur.Arada bir hatırlatmak lazım.Biz bu işe başladığımız ilk andan itibaren gerek yazılarımızda gerekse de haberlerimizde Burdur’un turizm potansiyelini her defasında yazdık, çizdik ve gittiğimiz her ortamda bunu dile getirdik.Bu çabaların sonucunda ise zamanla meyvesini vermeye başladı.Daha önce Burdur’da turizm mi olurmuş diyenler şimdi ise turizmi benden daha çok benimsemiş şekilde buna destek veriyorlar. İlerleyen zamanlarda Burdur’un zaman içerisinde şehir kimliğinin “turizm kentine” nasıl dönüşeceğini sizler daha iyi göreceksiniz.
Yazdığım yazılarda Burdur’un şehir kimliğini “ya turizm ya da sanayi” olsun demek istemiştim aslında.Gördüğüm kadarıyla Burdur halkı ve bizi yönetenler “turizm kenti” kimliğini daha çok benimsediler.Sonuç itibariyle yazdığımız yazıların, yaptığımız bütün çabaların, girdiğimiz bütün tartışmaların sebebinin aslında Burdur olduğunu zamanı gelince çok iyi anlayacaksınız!
Bizi tanımadan, yaptığımız işleri bakmadan, döktüğümüz teri görmeden bizi acımasızca eleştiren kişilere tek bir şey söylemek istiyorum. “Bizi eleştirirken vicdanınızı dinleyin, menfaat beklediğiniz kişileri değil”.